Reklamı atlayıp Hemen sayfayı açmak için, biraz bekleyin ve REKLAMI GEÇ e tıklayın.


Açılan Sayfa İçeriğini Aşağıda Okuyabilirsiniz!




27 Ocak 2016 Çarşamba

DALGA DALGA SINIRDIŞI VE İÇİ PKK / PYD OPERASYONLARI NEDEN NASIL BAŞLADI.

Türkiye'de son dokuz günde çok şey değişti: Suruç'ta ülke tarihinin en büyük bombalı saldırılarından biri düzenlendi; PKK emniyet güçlerine ve altyapıya üst üste saldırılar yaptı; hükümet ise PKK ve IŞİD'i hedef alan yoğun operasyonlara başladı.
IŞİD'e karşı ABD öncülüğünde kurulan uluslararası koalisyonun aktif bir üyesi olmakta uzun süre isteksiz kalan ve PKK ile de müzakere yoluna giren Türkiye, neden bir anda iki cephede birden savaşa sürüklenebileceği bir çatışma ortamına girdi?
Peki ya PKK, tam da HDP'nin meclise girdiği bir ortamda neden siyasi sürece son verecek eylemlerini yoğunlaştırdı?
Bu tutumları tetikleyen olay sıcak bir gelişme, yani IŞİD'in Suruç saldırısı gibi görünse de, gözlemcilere göre her iki tarafın da aklında daha derin, daha kapsamlı stratejiler var.
Ve bu stratejilerin çıkış noktası da, büyük ölçüde Suriye'de yaşanan gelişmeler.

Image caption 'Davutoğlu doktrini', Kürtlerin bölgede güçleneceğini hesap edemedi mi?
Suriye'deki gelişmeler, Türkiye'nin 2011'den bu yana izlediği ve 'Davutoğlu doktrini' olarak da anılan dış politikanın hesap edilen çizgide ilerlemediğine, özellikle de devlet çıkarlarına ters bir şey olarak algılanan, Kürtlerin bölgede güçleneceğini hesap edemediğine işaret ediyor.
İstanbul Şehir Üniversitesi'nden Kürt siyaseti uzmanı Prof. Dr Mesut Yeğen, AKP iktidarının başlangıçta, Türkiye'nin Orta Doğu'da etki alanının genişlemesi ve kuvvetlenmesiyle, Kürt meselesini çözebileceği algısına sahip olduğunu söylüyor.
"Türkiye, çok kuvvetlendiğini varsaydığı siyasetinin önünde ayak bağı olmasın diye çözüm sürecine girdi." diyor Yeğen ve ekliyor:
"Ama yaklaşımları, tümden çöktü. Statüko ülkenin aleyhine dönmüş durumda. Hatta PYD'yi güçlendiren bir tablo var."
Yeğen mevcut durumda Türkiye devletinin amacının, en azından Suriye'nin kuzeyinde Rojava olarak bilinen bölgede, Afrin ile Kobani kantonları olarak tanımlanan PYD idaresindeki bölgeler arasındaki hattın Kürtlerin eline geçmemesi olduğu görüşünde.

Suriyeli Kürtler ve kimlik oluşumu

Suriye'deki Kürtler, Arap milliyetçiliğini benimseyen Baas rejiminin baskısı altında haklarından mahrum bırakılmış, Arap kimliğine tehdit olarak görüldükleri için ayrımcı politikalarla asimile edilmeye çalışılmıştı.
Image caption IŞİD'in elinden aldıkları Tel Abyad'a giren YPG güçleri
Suriyeli Kürtler 2004'te Kamışlı isyanıyla kimlik mücadelesinin ilk kıvılcımını yaşadı.
Fiili siyasi varlıkları, Esad rejiminin Suriye'nin güneyindeki ayaklanmalara odaklanıp, kuzeydeki Suriyeli Kürtleri nisbeten rahat bırakmasıyla güçlendi.
Ayaklanmanın üçüncü yılında Kobani'deki YPG güçlerinin, IŞİD'e karşı mücadelesine, özellikle Türkiye'deki Kürt hareketinin destek çıkması, gözlemcilere göre Kürtleri birleştirdi; bölgede güçlenen bir aktör olmalarının da yolunu açtı.
Bu da, Türkiye'nin PKK ve Suriyeli Kürtleri tehdit olarak görmesine neden oldu.

Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç bu tehdit algısını şöyle anlatıyor:
"Suriye'nin kuzeyinde üç kantonun ortaya çıkmasıyla, orta vadede Kürt federe devletinin ortaya çıkabileceği veya çıkma ihtimali güçlenince bu sefer Türkiye Cumhuriyeti bunu kendine uzun vadede tehdit olarak algıladı (...) Türkiye'nin güneydoğusunu ciddi manada etkileyebilir diye bir tehdit değerlendirilmesinde bulunuldu."
Ali Bulaç'a göre mevcut çatışma ortamı ve siyasi söylemlerin sertleşmesinin de en önemli sebebi bu.

'Rojava'daki yapıyı yansıtmak istediler'

SETA Vakfı'nın dış politika araştırmaları direktörü, Suriye uzmanı Ufuk Ulutaş'a göre bu kaygılar boşa değil; çünkü güçlenme, Rojava'da kurulan kanton yönetimini Türkiye'ye yansıtma arzusunu da beraberinde getirdi.
Suriyeli Kürtlerin IŞİD'le mücadeleyi kendi meşruiyetleri için bir araç olarak kullandığını ve Batı nezdinde meşruiyet elde ettiklerini söyleyen Ulutaş'a göre "PKK, ortamın kendisine hareket alanı yarattığını ve bu süreçten güçlenerek çıkıp bir nevi 'devletimsi' yapılar, otonomi oluşturabileceğini düşündü."
Image caption Bir asker cenazesinde, yaslı eşi.
"Ayrıca Türkiye'de güney ve güneydoğuda kendi hareket imkanlarının artması şeklinde yorumladı. Oradaki örgütlenmelerini ve Türkiye'deki silahlandırmalarını arttırdılar." diyor Ulutaş.
Mesut Yeğen ise PKK'nın, Rojava'daki yapıyı Türkiye'ye taşıma amacında olduğu görüşüne karşı çıkıyor.
Yeğen "Türkiye'de Suriye ortamı olmadığı çok açık. Suriye'deki devlet yapısıyla Türkiye'deki devlet yapısı aynı değil. Suriye'deki Kürt memnuniyetiyle Türkiye'deki Kürt memnuniyeti de aynı değil. Böyle bir hesap yapılmış olduğunu zannetmiyorum." diyor.
Mesut Yeğen, Suriye'deki gelişmelerin PKK üzerinde başka bir etki yarattığı görüşünde:
"Suriye'de PYD ile IŞİD arasındaki çatışmada IŞİD kaybetti, Türkiye bunun üzerine müdahale etti ancak bu müdahale Türkiye, IŞİD destekçisi olduğundan değil, PYD'nin kazanmasının Türkiye'nin stratejik çıkarlarına aykırı olmasından kaynaklandı. PKK de, karşılığını Türkiye'ye veririm demiş olabilir." diyor.
Yeğen, bunları göz önünde bulunduran IŞİD'in Suruç saldırısında "Kürtlerle Türkiye Cumhuriyeti birbirlerine düşsün planı yaptığı" görüşünde.

Türkiye, YPG'yi de hedef alır mı?

Eğer Türkiye, PKK ile bağlantılı YPG'yi, dolayısıyla Suriyeli Kürtleri tehdit olarak görüyorsa, operasyonların Rojava'ya uzanma ihtimali var mı?
Ali Bulaç, "Türkiye'nin IŞİD'e karşı operasyon yapıp bir yandan da Kandil'i bombalamasının ikinci adımı bence PYD olacaktır" diyor.

Ufuk Ulutaş da benzer görüşte:
"Bir noktada operasyonların YPG'ye uzanmak zorunda kalacağını düşünüyorum. YPG dediğimizde PKK'dan bahsediyoruz, farklı bir örgüt değil (...) Ben tahmin ediyorum ki Suriye topraklarındaki YPG'den de Türkiye'ye bir takım saldırılar gelecektir. Saldırılar veya saldırı hazırlığı iddiaları olursa, Türkiye, meşru müdafaa çerçevesinde, gerekirse Kuzey Suriye'deki YPG unsurlarına yönelik operasyonlar düzenleyecektir."
Başbakan Ahmet Davutoğlu hafta sonu bazı gazetelerin genel yayın yönetmenlerine verdiği mülakatta, PYD'ye operasyon olasılığının 'PYD'nin tavrına bağlı' olduğunu söyledi.
PYD'nin 'rejimle ilişkisini kesmesi, Türkiye'yi rahatsız etmemesi ve demokratik Suriye'nin inşasına katılması durumunda' bir sorun görmüyor Davutoğlu.
Başbakan Davutoğlu "PYD etnik temizliğe ve teröre destek faaliyetlerine girişir, Esad rejiminin hesapları için Türkiye'yi rahatsız ederse o zaman iş değişir" diyor.

'Demirtaş'ın önünü kesmek için'

Kürt siyasi hareketiyle silahlı gruplarının hem çözüm süreci hem de Suriye'de olup bitenlerle elde ettikleri avantajlı konumu perçinleyen son gelişme, 7 Haziran seçim sonuçları oldu.
Image caption Ali Bulaç: "Biraz da Selahattin Demirtaş'ın önünü kesmeye matuf bir karar bu."
Aslında Türkiye'de çözüm sürecini yakından izleyen çoğu kişiye göre seçim kampanyası ve ardından sandıktan çıkan sonuç hem AKP'nin, hem Erdoğan'ın hesaplarını altüst etti.
Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, Kürt siyasi hareketinin silahlı mücadeleden yana olan Kandil ve "Artık silahlı mücadele sona erdi" diyerek parlamento çatısını gösterenler olarak iki ana kanada ayrıldığı görüşünde.
Bu siyasete yönelenlerin sembol isminin de Selahattin Demirtaş olduğuna dikkat çeken Bulaç, HDP liderinin performansının Erdoğan ve AKP kadrolarını zorladığını söylüyor:
"Demirtaş, kendi şahsi karizmasıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy oranını yüzde 9,1'e çıkardı, 7 Haziran seçimlerinde de yüzde 13 oy aldılar. Bu AK Parti veya Sayın Recep Tayyip Erdoğan'da iki algının uyanmasına sebep oldu. Birincisi, 'Bu çözüm süreci bizim kontrolümüzden çıkıyor', ikincisi de 'Selahattin Demirtaş, Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmasını çizen ya da tam çizmese de ona rakip bir siyasi figür olarak ortaya çıkan, genç, gençlerle kolay iletişim kurabilen, sadece Kürt kamuoyu değil, Türkiye kamuoyuna da hitap edebilen (..) bize 1990'ların Kasımpaşa'dan gelen Recep Tayyip Erdoğan'ın Kürt siyasetçi profilini hatırlatıyor. Bence çözüm sürecinin sona erdirilmesinde bu da rol oynadı. Biraz da Selahattin Demirtaş'ın önünü kesmeye matuf bir karar bu."
SETA uzmanı Ulutaş ise seçimin asıl Kandil ile HDP arasındaki 'güç ilişkilerini' etkilediği görüşünde.
Ulutaş bunu şöyle açıklıyor: "PKK, Kandil, siyasi olarak 80 milletvekiliyle seçimden çıkmış, belli bir güç sahibi olmuş HDP'yi tırpanlama çalışıyor. Bir yanda siyasi olarak güçlü HDP, diğer yanda 'Bütün yetkiler bizdedir, bütün güç bizdedir' diyen Kandil."
Ulutaş, PKK'nın saldırılarla 'meşru siyasette gücün hala silahlı kanatta olduğunu göstermeye çalıştığı' görüşünde.

'Çözüm süreci kuvvetlenebilir'

Ufuk Ulutaş'a göre Türkiye'nin bu duruma verdiği yanıt ise, Kandil'in gücünü azaltmaya yarayabilir.
Ulutaş "Türkiye'nin PKK'ya yönelik bombardımanı, çözüm sürecini masadan kaldırmaktan ziyade, çözüm sürecine daha uygun bir atmosfer oluşturacak. Bu operasyon da belki PKK'yı biraz daha realist bir zemine oturtacak. Çözüm süreci bir yere gidecekse, bu, Türkiye'nin operasyonlarından sonra gelecektir." diyor.
Mesut Yeğen'e göre de amaç, PKK'yı zayıflatmak:
"Türkiye, PKK'nin PYD üzerinden kısmen Irak'ta, ama daha önemlisi Suriye'de edindiği kuvveti biraz dengelemek, geriye atmak istiyor. (...) 6-8 Ekim Kobani olaylarında gördüğümüz gibi PKK hiç olmadığı kadar güçlü durumda. Türkiye PKK'yi çözüm sürecinin başlangıcındaki etkisine çekmek istiyor."
Yeğen'e göre bu stratejide amaç "Yeniden pazarlık masasına oturtmak ve masada PKK'nin elini biraz aşağıdan açmasını sağlamak."
Türkiye bu hedefine ulaşacak mı, şu aşamada belirsiz. Ancak, gözlemcilere göre sonuçlarının iyi hesaplanmaması durumunda son operasyonların kentlerde şiddet eylemlerini tetikleme riski var.
Bunun ise Türkiye'deki güven ortamını daha kırılgan hale getireceği görüşü hakim.

Ocak 2016 itibariyle Operasyonlarda PKK Ölü sayısı

Bölücü terör örgütü PKK'nın eylemleri ve TSK'nın PKK'ya yönelik hava operasyonlarının bilançosu ortaya çıktı. Son 30 günde 22 asker şehit oldu, 260'dan fazla terörist öldürüldü.

 

TSK'nın terör örgütü PKK'ya yönelik yaptığı operasyonların bilançosu ortaya çıktı. TSK'nın yurtiçi ve yurtdışında PKK'ya yönelik başlattığı operasyonlarda 260'tan fazla terörist öldürüldü, 400'ü aşkın teröristinde yaralandığı belirtildi.

Ekim 2015 itibariyle Operasyonlarda PKK Ölü sayısı

ÖLDÜRÜLEN TERÖRİST SAYISI ???

Kuru kuruya dağ taş tabi vurulmaz. Yani istihbarat teşkilatlarımız içeride ve dışarıda, Kandil dahil olmak üzere, tabi bütün koordinat çalışmalarını yaptılar. Bu koordinat çalışmaları hepsi, silahlı kuvvetlerimiz elinde. Bununla birlikte içeride nereleri vuruyorlarsa bu koordinatlar üzerinde vuruyorlar. Buralarda mühimmat depolarından tutunuz, bunların saklandıkları yerlere varıncaya kadar, Kandil'de nerelerde ne var... O koordinatlar bilinerek oralar vuruluyor. Şu andaki bu açıklanan rakam yurt içi öldürülenlerdir. Ama yurt içi, Kandil buna dahil değil. Kandil'le beraber, daha önce arkadaşlarla yaptığımız görüşmelerde, bu rakam 2 binin üzerindedir. Öyle şeyler var ki, siz operasyonu yapıyorsunuz onlar cesetleri alıp, götürebildiklerini götürüyorlar. Son dönemde yapılan operasyonlar çok kararlı operasyonlardır. Burada DAEŞ'te vardır.
Sadece hava operasyonları da devam etmiyor bu sürece kara operasyonları da dahildir.

2015 - 2016 PKK operasyonunu 14 general 26 albay yönetiyor

PKK operasyonunu 14 general 26 albay yönetiyor

A HABER - Günlerdir operasyon yapılan Şırnak'tan şehit haberi geldi. Cizre'de bir uzman çavuş teröristlerle girdiği çatışmada şehit oldu.

Bölgede 10 bin asker ve polisle yürütülen operasyonlarda hendekler kapatılıyor, bomba düzenekleri imha ediliyor.

Cizre ve Silopi'deki operasyonlarda 62 terörist öldürüldü, 19 güvenlik personeli ise hafif şekilde yaralandı.

Bölgede, okul ve hastaneleri de hedef alan terör örgütü Şırnak'ın İdil İlçesi'nde bir ambulansı gasp etti.

Şoför ve sağlık personelini zorla indiren teröristler ambulansla bölgeden uzaklaştı.

Cizre'de 400 terörist 2 kilometrelik bir alana sıkıştırıldı.

200'ü dağ kadrosu 200'ü YDG-H olmak üzere silahlı 400 teröristle çatışmalar sürüyor.

Diyarbakır'ın Sur İlçesi'nde, polis ve jandarma özel harekât timleri tarafından yürütülen temizlik operasyonunda örgüte ağır darbe vuruldu.
2 Aralık'tan bu yana devam eden hendek operasyonlarında 29 PKK'lı öldürüldü.

Güvenlik güçleri, 20 bombalı tuzak ve 21 hendek ile barikatı imha etti. Çatışmalarda 2 polis memuru yaralandı.

Mardin'in Dargeçit İlçesi'nde ise sokağa çıkma yasağı 8'inci gününe girdi.
İlçede devam eden operasyonlarda bugüne kadar 6 PKK'lı öldürüldü. İlçe sokak sokak, ev ev taranıyor.
Ara sokaklarda çatışmalar yaşanıyor.

Bölgede halkın ihtiyaçlarının karşılanması için de çalışma yapılıyor.

İlçede sokağa çıkma yasağı sürerken güvenlik güçleri halka yiyecek yardımı yapıyor.

Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde bazı mahallelerde sokağa çıkma yasağına 7 saat ara verildi.
İhtiyaçlarını karşılayan halk saat 16'dan itibaren yeniden evlerine kapandı.

10 bin güvenlik gücünün sevk edildiği 3 il için takviye olarak zırhlı araçların yanında 5 bin askerin ve polisin daha sevk edileceği belirtildi.
Diyarbakır, Mardin ve Şırnak'taki operasyonları 3 korgeneral, 3 tümgeneral, 8 tuğgeneral ve 26 albay yönetiyor.

Volkan Astsubayın Kahramanlıkları ! 2016 PKK Operasyonları

TSK, tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Dağlıca'daki Kurmay Yarbay İlker Çelikcan'ın da aralarında olduğu 16 askerin şehit edilmesinin ardından, bölgede başlatılan geniş çaplı operasyonda yaşanan bir olayı, dünyaca ünlü yönetmen Steven Spielberg’in Oscarlı filmi “Er Ryan’ı Kurtarmak”dan örnekler vererek anlattı.

GENELKURMAY'IN SİTESİNDE TSK'DAN HABERLER BÖLÜMÜNDE YER ALAN O AÇIKLAMAYI VİRGÜLÜNE DOKUNMADAN YAYINLIYORUZ :

İlk hissettiği şey derin bir sessizlikti. Çevresinde olan biten her şeyin bir anda anlamını yitirmesine sebep olan muazzam bir boşluk hissi… Hayatın aniden durduğu, her şeyin donduğu bir an. Kulaklarında müthiş bir çınlama. O anda çevrede bulunan her şeyden soyutlanma hali. Öyle hissetmişti kahraman Astsubay Başçavuş Volkan. Sanki bir anlığına her şeyden ve herkesten kopmuş, etrafında olan biteni konuyla ilgisiz üçüncü bir kişiymiş gibi, tekrar tekrar oynayan bir filmi izler gibi izlemişti.

Steven Spielberg’in epik savaş filmi “Er Ryan’ı Kurtarmak”ın daha ilk saniyesinde insanı çarpan müthiş bir sahne vardır. Film, çıkarma yapan bir birlik görüntüleriyle başlar ve daha ilk karede bir asker başlığından giren kör bir kurşunla hayatını kaybeder. Kahraman astsubayımız, Başçavuş Volkan’ın başına da aynı şey geliyor geçtiğimiz Eylül ayının son gününde. Tek farkla, terörle mücadele kapsamında icra edilen bir operasyonda hain bir terörist mermisi Başçavuş Volkan’ın kaskının önünden giriyor, onu şehadete taşımıyor ama kafa derisinin büyükçe bir parçasını sıyırıyor ve kaskın içine saplanıp kalıyor.


O anlarda, hayatının bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçtiğini hatırlıyor genç astsubayımız Başçavuş Volkan. İlkokula başladığı günü, askerlik yemini ettiği anı, mezun olarak astsubay rütbelerini taktığı o görkemli mezuniyet törenini, bir tanecik annesini, gözyaşlarını saklamaya çalışan gururlu babasını… Hepsi tek tek gözünün önünden geçiyor… Öyle ya belki bir daha dönememek var, sevdiklerine bir kez daha sarılamamak var. Hayatının o andan itibaren tamamen değişme ihtimali var… Aldığı yaranın, yaşadıklarının ilk anda onda ne türlü izler bırakacağı o anda bilinemiyor ki. Çok şükür bütün bunların hiç biri olmuyor ve kahraman astsubayımız aldığı yaranın tedavisi sonrasında şu anda aslanlar gibi görevinin başında…
Görev Aşkı Sınır Tanımıyor
Dilerseniz hikâyenin detaylarını bir araya getirmek için birkaç ay öncesine dönelim. Türkiye geçtiğimiz sonbaharın başlarında, maalesef o güne kadarki en üzücü terör saldırılarından birine maruz kalıyor ve ülke gündemi 06 Eylül 2015 tarihinde Hakkâri Dağlıca’dan gelen acı haber ile sarsılıyor. 16 vatan evladımız hain terör örgütü tarafından kurulan tuzak sonucu hunharca şehit ediliyor. Şehit edilen askerler arasında Tabur Komutanı Kurmay Yarbay İlker ÇELİKCAN da bulunuyor. Gelecek vadeden bu genç komutan, askerlerinin önünde kahraman bir şekilde çarpışıyor ancak yoğun baskı ateşi altında, beraber görev yaptığı Mehmetçikler ile birlikte bu vatan uğruna şehit düşüyor.

Sonraki günlerde, acısı henüz taze bu olay silah arkadaşları tarafından unutulmuyor ve TSK tarafından Yarbay İlker ÇELİKCAN’ın adının verildiği geniş çaplı bir operasyon düzenleniyor. Bu operasyona Yarbay ÇELİKCAN ve kahraman silah arkadaşlarının sızısını yüreğinde taşıyan pek çok cesur ve kahraman askerimiz katılıyor. Bu kahraman askerlerimizden bir tanesi de Hava Personel Astsubay Başçavuş Volkan’dır.
Genç astsubayımız Hava Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde Konya’da bulunan 3’üncü Ana Jet Üssünde görevlidir. 29 Eylül-08 Ekim 2015 tarihlerinde gerçekleştirilen Şehit P.Kur.Yb. İlker ÇELİKCAN-1 operasyonunda, İkikara Mevkii-Rahmo Üs Bölgesi/Yüksekova’da bulunan 3’üncü P.Tüm.K.lığı emrine almış olduğu özel özel ihtisas eğitimi nedeniyle görevlendiriliyor.
2012 yılından beri özellikle Hakkâri bölgesinde birçok operasyonda başarılı bir şekilde görev yapan Astsubay Başçavuş Volkan, 29 Eylül 2015 tarihinde netleşen bu görev için tereddütsüz öne çıkıyor. Adeta her zaman arayıp da bulamadığı bir şeye kavuşmuş gibi heyecanlıdır. Gidilecek bölge çatışmaların yoğun yaşandığı, 15 yıldır terör örgütünün kurtarılmış bölge gibi gördüğü çok tehlikeli bir bölge olmasına rağmen yüreğindeki vatan aşkı hiçbir tereddüde mahal bırakmamıştır.
30 Eylül 2015 tarihinde saat 08.45 sularında Astsubay Başçavuş Volkan’ın da içinde bulunduğu mevzilere teröristler tarafından Doçka, havan, roketatar gibi ağır silahlarla ateş edilmeye başlanıyor, aradaki mesafe 30 metrelere kadar düşmüştür.

Çatışmanın devam ettiği dakikalarda iki Jandarma Uzman Çavuş; biri kasık bölgesinden ve kolundan diğeri omuz bölgesinden yaralanmıştır. Yaralanan bu iki vatan evladının ateş altından uzaklaştırılmasına çalışılmış ancak, teröristlerin kullandığı ağır silahlardan dolayı bu konuda zorluklar yaşanmaktadır. Astsubay Başçavuş Volkan ise o anda içerisinde bulunduğu Jandarma Özel Harekât taburu ile birlikte, teröristlerin yerleştiği Doçka ve Keskin Nişancı Mevziini tespit ederek jet uçaklarımız tarafından nasıl bertaraf edilebileceklerinin planlarını yapmaya çalışmaktadır. Çünkü yaralı Uzman Çavuşları vakit kaybetmeksizin bölgeden uzaklaştırabilecek en pratik çözüm jetlerimizin teröristlerin silahlarını imha etmesidir. Bunun bilincinde olan Astsubay Başçavuş Volkan yoğun ateş altında siperden kafasını defalarca çıkararak öncelikle Doçka Mevziini tespit ediyor ve saat 10.00 sularında jet uçaklarından Yakın Hava Desteği isteğinde bulunuyor.
Hayatın Durduğu An…
Tam da o dakikalarda belki de Astsubay Başçavuş Volkan’ın kaderi belirleniyor. Genç asker olağanüstü bir gayretle koordinat belirlemek ve gözetleme yapmak için tekrar kafasını kaldırdığında, bu sefer başında ani bir darbe hissediyor ve kafası sert bir şekilde geriye gidiyor. Kısa bir şoktan sonra Volkan ne olduğunu anladığında ilk hissettiği şey boynundaki ağrı, kaskındaki mermi deliği ve kafasındaki sıyrıktır. Kaskından vurulmuştur. Hain teröristlerce sıkılan kör bir mermi Astsubay Volkan’ı kaskından vurmuş ve kafa derisinden büyükçe bir parçayı kopararak kaskın içerisinde durmuştur.

Yaralı Astsubay Görevini Yarıda Bırakmıyor
Özel eğitimli bu genç askerin uzun bir süreye ve belirli melekelerin kazanılmasına dayalı eğitimi işte tam da bu noktada devreye giriyor. Müthiş bir görev bilincine sahip kahramanımız yaralanmasına rağmen görevine kaldığı yerden devam ediyor ve jet uçaklarının hedeflerini imha etmelerini sağlıyor.
Teröristlerin kullandığı Doçkanın susturulmasından sonra taarruz helikopterleri bölgeye giriyor ve Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanlığı ve İleri Muharebe Kontrolörü Tim Personelinin karşılık vermeye başlamasıyla birlikte, bölgede yığınak yapmış çok sayıda terörist ağır kayıplar veriyor ve sızma girişiminden vazgeçip geri çekiliyor.
Sonraki günlerde Jandarma Özel Harekât Tabur Komutanı “Jandarma Özel Harekât Taburu sayenizde rahat etti, teröristler bir daha yaklaşmaya cesaret edemedi” diyerek kahraman astsubayımıza teşekkür ediyor.

Gemiyi Önce Fareler En Son da Kaptan Terk Eder… Görev Aşkı Devam Ediyor…
Genç astsubayımız bu görevden sonra kısa süreli bir tedavi görüyor ve bir hafta sonra yine kendi isteği üzerine, Lice / Yolçatı’da 15-19 Ekim 2015 tarihleri arasında Yedinci Kolordu Komutanlığı (Diyarbakır) tarafından icra edilen operasyona ve 03-07 Kasım 2015 tarihleri arasında icra edilen Dicle Kurşunlu Kırsalı Operasyonuna katılıyor. Başçavuş Volkan yine kendi isteği üzerine Aralık 2015 tarihinde vatan toprakları dışında icra edilen bir başka göreve katılıyor.
Çünkü denizcilik hikâyeleri okumaya meraklı bu kahraman vatan evladı çok iyi bilmektedir ki bir tehlike anında gemiyi önce fareler terk eder. Ancak gemi kaptanı biraz asaletinden, biraz da görev bilincinden ve emrinde çalışan personelinin sorumluluk duygusundan dolayı gemiyi en son terk edendir. Kahraman Başçavuşumuz kendine yakışanı yapmıştır. Gemiyi en son terk etmek üzere gemisine, yani görev bölgesine dönmüştür. O sadece görevini en iyi şekilde yapmak için yetiştirilmiştir. Hem zaten öyle değil midir? Askerlik asla sadece bir meslek değil, bir yaşam biçimidir.

7 Ocak 2016 Perşembe

BEDELLİ ASKERLİK

Aşağıdaki Linten Bedelli Askerlik Hizmeti çıktığı zaman formu doldurarak başvurabilirsiniz.

https://www.turkiye.gov.tr/asal-bedelli-askerlik-basvurusu

Milyonlarca kişi bedelli askerlik ne zaman çıkacak, bedelli askerlikte yaş ve ücret detayları ne olacak diye merak ediyor. Ayrıca, bedelli askerlikten ayrı olarak sürekli bir askerlik düzenlemesinin gündemde olduğu da biliniyor.

Başbakan Yıldırım, bedelli askerlikle ilgili merak edilen soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bedelli askerlik için 'konuyu ele alacağız' açıklaması yaptığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, "Yeni hükümetin önündeki gündem maddelerinden biri bedelli askerlik" dedi.

Bedelli askerlik nasıl olacak?
5 milyonun üzerinde askerlik çağında olan gencin bulunduğunu hatırlatan Başbakan Yıldırım, "Ya askere alacağız, ya yakalarından düşeceğiz" diye konuştu.

Askerlikte yapısal ve kalıcı bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu da vurgulayan Başbakan, "Bunu geçtiğimiz yıllarda başlattık ve 15 Temmuz'dan sonra da hızlandı.Sıkıntı, ülkemizin en büyük kaynağı olan gençlerimizin önündeki belirsizliği ortadan kaldırmak" ifadelerini kullandı.

Başbakan ayrıca, "TSK, Milli Savunma Bakanlığı ve Hükümet bu konuyu ele alıp kapsamlı bir çözüm üretecek mutlaka" dedi.



Bedelli yeni hükümetin masasında olacak
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimler öncesi bedelli askerlikle ilgili, "Nasip olursa 24 Haziran'dan sonra hemen bu işe girmek olmaz, hassas olmalıyız. Askerle çalışmamız gerek. Bir yanda Afrin var Sincar var, Kandil var. Ortak aklı oluşturur hayırlısıyla adımı atarız" açıklamasında bulunmuştu.

Bedelli askerlik çalışmalarında Genelkurmay Başkanlığı’nın da olumlu görüşü alındı. Bedelli askerliğin devam eden terörle mücadele faaliyetlerinde herhangi bir zafiyet yaratmayacağı belirtiliyor.

Bedelli askerlikte yaş ve ücret kararlaştırıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi verdiği talimat doğrultusunda çalışmalar tamamlandı. Seçimlerin tamamlanması ardından bedelli askerlik için adım atılmaya başlanıyor.

Yeni Şafak'tan Kıymet Sezer'in 28 Haziran 2017 tarihli haberinde, bedelli askerlik hazırlıklarıyla ilgili önemli bilgiler almıştı. İşte o haberden önemli detaylar:

Yaş 26 bedel 20 bin TL
Çalışmalarda bedelli askerlik için 26 yaş ve 20 bin TL ücret öne çıktı.

Bedelli ücretini ödeyenler askerlik hizmetinden muaf tutulacak. Bedelli askerlikten elde edilecek kaynak bütçeye gelir kaydedilmeyecek, savunma harcamalarına aktarılacak.

Bedelli askerlik ne zaman çıkacak?
Kurulacak olan cumhurbaşkanlığı kabinesinin bedelli askerlikte şartları netleştirmesinin ardından ilgili bedelli askerlik düzenlemesinin de 1 Ekim’de açılacak olan TBMM’nin ele alacağı ilk yasalardan biri olması bekleniyor. Bu düzenlemenin ardından da her dönem hükümetin önüne gelen bedelli askerlik talepleri karşısında askerlik konusunda yeni bir düzenleme çalışması gündeme getirilecek.