Reklamı atlayıp Hemen sayfayı açmak için, biraz bekleyin ve REKLAMI GEÇ e tıklayın.


Açılan Sayfa İçeriğini Aşağıda Okuyabilirsiniz!




24 Ağustos 2018 Cuma

Dünya nın En Güçlü Orduları - Ağustos 2018

60-Birleşik Arap Emirlikleri

59-Irak

58- Azerbaycan

57- Bangladeş

56- Finlandiya

55- Kazakistan

54- Fas

53- Avusturya

52- Danimarka

51- Angola

50 -Filipinler

49- Beyaz Rusya

48- Özbekistan

47- Şili

46- Güney Afrika

45- Venezuela

44- Suriye

43- Nijerya

42- Romanya

41- Etiyopya

40- Kolombia

39 Peru

38- Hollanda

37- İsviçre

36- Norveç

35- Arjantin

34- Meksika

33- Malezya

32- Çek Cumhuriyeti

31- Myanmar

30- Ukrayna

29- İsveç

28- Yunanistan

27- İspanya

26- Kanada

25- Cezayir

24- Suudi Arabistan

23-Kuzey Kore

22-Avustralya

21- İran

20-Tayland

19- Polonya

18- Tayvan

17- Brezilya

16- Vietnam

15- İsrail

14-Endonezya

13- Pakistan

12- Güney Kore

11- İtalya

10- Mısır

9- Almanya

8- Türkiye

7- Japonya

6- İngiltere

5- Fransa

4- Hindistan

3- Çin

2- Rusya

1- Amerika Birleşik Devletleri

19 Nisan 2018 Perşembe

Türk Silahlı Kuvvetleri Hakkında Genel Bilgiler

Askerlik yaşı21
Zorunlu askerlik6-12 Ay (Öğrenim düzeyine göre)
Askere alınması mümkün
olan vatandaş sayısı
21.079.077 (2010) erkek, yaş 16-49[6],
20.558.696 (2010) kadın, yaş 16-49[6]
Askere alınmaya uygun
olan vatandaş sayısı
17.664.510 (2010) erkek, yaş 16-49[6],
17.340.816 (2010) kadın, yaş 16-49[6]
Her sene askerlik yaşına
genel vatandaş sayısı
700.079 (2010) erkek
670.328 (2010) kadın
Etkin personel sayısı612.862 (22 Nisan 2017)[Not 1][2](sıralama 8)
Rezerve personel sayısı378.700[3]

Genelkurmay Başkanlığı
Ana madde: Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı

Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin komuta merkezidir.
Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yöneten ve yönlendiren Türkiye'deki en üst düzey askeri birimdir. Savaşta Başkomutanlık görevini Cumhurbaşkanı adına yerine getirir.[23] Kuvvetlere komuta etmek, savaşa hazırlanmasında personel, haber alma, harekat, yapılanma, eğitim-öğretim ve lojistik hizmet ilkeleri ve programları Genelkurmay Başkanlığının sorumluluklarıdır.

Kara Kuvvetleri
Ana madde: Türk Kara Kuvvetleri

Devriye görevindeki Türk piyadeler
Türk Kara Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük kuvvetidir. Bünyesinde 4 Ordu, 14 Kolordu, 8 Mekanize Tümen, 11 Zırhlı Tugay, 23 Mekanize Piyade Tugayı, 15 Motorize Piyade Tugayı, 8 Komando Tugayı, 4 İnsani Yardım Tugayı, 5 Topçu Tugayı bulunur. Ayrıca Kıbrısta Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri adı altında yaklaşık bir kolordu seviyesinde yaklaşık 60.000 Personel bulundurmaktadır. Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti'nin korunması ve kollanması ile ilgili kendisine verilen görevleri yerine getirir. Türk Kara Kuvvetindeki asker (er ve erbaş) sayısının 550.000 üstünde olduğu sanılmaktadır.

Deniz Kuvvetleri
Ana madde: Türk Deniz Kuvvetleri
Türk Deniz Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük 3.kuvvetidir. Türkiye'yi denizden gelebilecek her türlü tehditlere karşı savunmak ve ülkenin denizle alakalı menfaatlerini korumak ve kollamakla görevli kuvvettir. Deniz Kuvvetleri 27 Savaş Gemisi, 14 Denizaltı, 9 Korvet, 108 Hücumbot, 23 Füze Saldırı Gemisi, 102 Sahil Güvenlik Botu ve 21 Mayın Gemisi ile Karadeniz, Ege ve Akdenizde saygı duyulan bir askeri güçtür. Ayrıca bu kuvvet Karadeniz Ege ve Akdenizde caydırıcı bir güçtür. 55.000 aktif çalışanı ile personel sayısı bakımında dünyanın 8. büyük deniz kuvvetidir. Fakat envanter bakımından bu sıralama değişir. Bu güç, envanter bakımından 3. sıradadır.[24] Donanma Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı, Güney Deniz Saha Komutanlığı, Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığı olmak üzere dört ana ast komutanlıktan oluşur.[25]

Hava Kuvvetleri
Ana madde: Türk Hava Kuvvetleri

Görevi başındaki Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bir F-16 Fighting Falcon.
Türk Hava Kuvvetleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en büyük 2.kuvvetidir. 1949 yılında kurulan ve şu anda envanterinde 2000'in üzerinde uçak, helikopter ve insansız hava aracı barındıran, barışta Türk Hava Sahası'nı savunan, savaşta kara ve deniz kuvvetlerine destek veren kuvvettir.

Özel Kuvvetler
Özel Kuvvetler Komutanlığı ya da halk arasındaki adıyla Bordo Bereliler ve eski adıyla Özel Harp Dairesi , Türk Silahlı Kuvvetleri'nin değişik sınıf ve rütbelerdeki subay, astsubay ve uzman erbaşlardan oluşan, iç ve dış tehditlerin bertaraf edilmesine karşı her türlü arazi ve iklim şartlarında görev yapabilecek nitelikte üst düzey eğitime tabi tutularak yetiştirilmiş özel askerlere verilen isimdir. Hiçbir kuvvet komutanlığına bağlı olmaksızın doğrudan Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanlığı'na bağlı olarak görev yaparlar.

21 Mart 2018 Çarşamba

Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin'de 3698 teröristin öldürüldüğü açıklaması yaptı

Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin'de 3698 teröristin öldürüldüğü açıklaması yaptı. Operasyonlar sonucunda 3698 terörist etsiz hale getirilmiş oldu. 21.03.2018

16 Mart 2018 Cuma

Türk Savunma Sanayi Firmaları - Türk Silah Sanayi

Buna göre bu yılın önde gelen 25 savunma sanayi şirketi arasında ilk 5'i ASELSAN, TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş (TAI), Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), Otomotiv ve Savunma Sanayi A.Ş (OTOKAR) ve TUSAŞ Motor Sanayi A.Ş (TEI) oluşturdu.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, son yıllarda hızlı bir yükseliş trendi yakalayan ve dikkat çeken performans sergileyen Türk Savunma Sanayiini mercek altına aldı. Şirketlerin performanslarının sürdürülebilirliği için bundan sonraki dönemde daha hassas analizlere ve tespitlere ihtiyaç duyulacağını değerlendiren SSM, bu kapsamda savunma sanayi alanında faaliyet gösteren ve Savunma Sanayi İmalatçılar Derneği (SASAD) üyesi olan 45 firmadan son 5 yıla ait veriler ile onaylı bilançoları talep etti. Alınan veriler çerçevesinde Türkiye'nin önde gelen 25 savunma sanayi kuruluşu belirlendi. İlk 25 şirket belirlenirken ciroları içerisinde savunma ve havacılık payı yüzde 20'nin üzerinde olanlar ile üretim, savunma ve havacılık satışları esas alındı.

SSM, bu çalışmayı yaparken her yıl aynı kriter çerçevesinde yeniden belirlenecek olan 25 savunma sanayi kuruluşunun verilerine dayanarak savunma sanayinin performansının ölçülmesini ve gelişmelerin önceki yıllarla karşılaştırılmasını amaçladı.

Söz konusu 25 firmanın, Türkiye'deki savunma sanayi sektöründe toplam savunma ve havacılık ihracatının yüzde 92'sine, toplam Ar-Ge'nin yüzde 61'ine, toplam savunma cirosunun da yüzde 66'sına sahip olduğu kaydedildi.

Net satışları 2 milyar 585 milyon dolar, toplam ihracatları 799 milyon dolar, Ar-Ge harcamaları 306 milyon doları bulan söz konusu 25 firma, 19 bin 725 kişiye de istihdam sağlıyor.

Savunma Sanayi Müsteşarlığı, ''verimlilik'', ''net ihracat'' ve ''yan sanayi kullanımı'' kategorilerinde de en iyileri belirledi.

Buna göre, iş gücü verimliliği açısından savunma sanayinin en başarılı firması 2009 yılı verilerine göre FNSS Savunma Sistemleri A.Ş oldu. Bu kategoride ikinciliği ASELSAN, üçüncülüğü Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş (STM), dördüncülüğü TAI, beşinciliği ise OTOKAR elde etti.

Net ihracat kategorisinde ise 2009 yılı verilerine göre savunma sanayinin en başarılı firması TAI oldu. Bu firmayı, FNSS Savunma Sistemleri A.Ş, TUSAŞ Motor Sanayi A.Ş, HAVELSAN ve Nurol Makine ve Sanayi A.Ş izledi.

Yan sanayi kullanımı kategorisinde 2009 yılı birincisi HAVELSAN seçildi. Bu kategoride ikinci Roketsan A.Ş, üçüncü Anadolu Tersanesi (ADİK), dördüncü Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK), beşinci Aselsan oldu.

Bu yılın önde gelen 25 savunma sanayi kuruluşu şöyle sıralandı:


1- ASELSAN

2- TAI

3- MKEK

4- OTOKAR

5- TEI

6- FNSS

7- HAVELSAN

8- STM

9- ROKETSAN

10- NUROL MAKİNA

11- ALP HAVACILIK

12- MİKES

13- YONCA-ONUK

14- AYDIN YAZILIM

15- MİLSOFT

16- YALTES

17- KALE HAVACILIK

18- ATEL

19- AÇA OTOMOTİV

20- HTR

21- GİRSAN

22- SDT

23- KOÇ BİLGİ

24- BARIŞ ELEKTRİK

25- ADİK TERSANESİ

13 Mart 2018 Salı

An itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin Operasyonunda öldürdüğü terörist sayısı açıklandı. 13 mart 2018

Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin'de 3381 teröristin öldürüldüğü açıklaması yaptı. Operasyonlar devam ederken, bu sayıların henüz az olduğu açıklamaya eklendi. 13.03.2018

3 Mart 2018 Cumartesi

An itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrin Operasyonunda öldürdüğü terörist sayısı açıklandı. 3 mart 2018

Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin'de 2516 teröristin öldürüldüğü açıklaması yaptı. Operasyonlar devam ederken, bu sayıların henüz az olduğu açıklamaya eklendi. 03.03.2018

1 Mart 2018 Perşembe

An İtibarı ile PKK PYD YPG Terörist Ölü Sayısı 01.03.2018

An İtibarı ile PKK PYD YPG Terörist Ölü Sayısı

Türk Silahlı Kuvvetlerince, Zeytin Dalı Harekatı'nın başlangıcından bu yana 2222 teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi. Toplam 116 nokta ele geçirildi.

23 Şubat 2018 Cuma

20 Şubat 2018 Salı

ŞEHİT SORGULAMA SAYFASI BAĞLANTISI

http://msb.gov.tr/Personel/SehitleriListele/

MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI ŞEHİT SORGULAMA BAĞLANTISI TIKLAYINIZ.

MSB şehit sorgulama işlemi için ilk olarak kişinin Adı, Baba Adı ve Doğum Yılı'nın doğru bir şekilde doldurulması gerekiyor. Daha sonrasında sorgulama butonuyla birlikte sistem çalışıyor ve eğer sorgulanan kişi herhangi bir savaşta şehit düştüyse, bu bilgi ekranda görüntüleniyor.



Şehit tespit sisteminde, 1853 Kırım Savaşı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı, 1911 Trablusgarp Savaşı, 1912-1913 Balkan Savaşı, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1919-1922 Kurtuluş Savaşı, 1950-1953 Kore Savaşı, 1853-1928 Muharebe Dışı Diğer Şehitler ve 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda şehit düşenlerin bilgilerine ulaşılabiliyor.

Bu sistemle birlikte vatandaşlar, aile soyunda daha önceden bir kişinin bir savaşta şehit olup olmadığını sorgulayabiliyor ve eğer böyle bir durum var ise, ekranda uyarı olarak görüntüleniyor.

19 Şubat 2018 Pazartesi

TEPKİ GÖSTER BEĞEN PAYLAŞ


TSK nın Efsane Türk Jeti TF-X





TUSAŞ/TAI, İngiltere ile imzalanan işbirliği anlaşmasının ardından, milli savaş uçağı TFX’i geliştirme projesine süratle devam ediyor. Milli savaş uçağının Türk Silahlı Kuvvetleri’ne 2070 yılına kadar hizmet verebilecek yeteneklere sahip olacağı belirtildi. TFX’in teknik özellikleri de netlik kazanmaya başladı. Yeni nesil bir uçakta olması gereken düşük görünürlük, dahili silah yuvası, yüksek manevra kabiliyeti, artırılmış durumsal farkındalık ve sensör füzyonu gibi teknoloji alanlarındaki çalışmaların sonucunda, Türkiye’nin dünyada ABD, Rusya ve Çin’den sonra 5. nesil bir muharip uçağı üretebilecek altyapı ve teknolojiye sahip ülkeler arasında yer alacağı vurgulandı.


SES HIZINI İKİYE KATLAYACAK

Gazete Habertürk'ten Murat Gürgen'in haberine göre milli savaş uçağının ilk uçuşunu 2023 yılında yapması hedefleniyor. TFX’in 2030 yılından itibaren Türk Hava Kuvvetleri’nde aktif olarak kullanılmaya başlanması ve görev süreleri kademeli olarak sona erecek F-16 uçaklarının yerini alması öngörülüyor.

TFX 2023'İN ÖZELLİKLERİ NELER?

- BOY: 19 metre
- KANAT AÇIKLIĞI: 12 metre
- MENZİL: 1.100 km
- HIZ: 2 Mach/2.453 kilometre (Ses hızının iki katı)
- AZAMİ İRTİFA: 17 kilometre

13 Şubat 2018 Salı

An İtibarı ile PKK PYD YPG Terörist Ölü Sayısı

Türk Silahlı Kuvvetlerince, Zeytin Dalı Harekatı'nın başlangıcından bu yana 1485 teröristin etkisiz hale getirildiği bildirildi.

14 Şubat 2018 Çarşamba 09:57

8 Şubat 2018 Perşembe

11 Büyük Türk Komutanı Anlatan 11 Kitap

1. Büyük Hun Hakanı Mete Han

Büyük Hun Hakanı Mete Han
"Hunlar; Gök'ün gururlu çocuklarıdır!" Hunlardan söz ederken, böyle yazmaktadır, kadim Çin tarih kaynakları. Mete Han, "Gök'ün gururlu çocuklarını" yüksek ülkülere taşıyan, onlara, "Acuna egemen olma" düşüncesini aşılayan hakandır. "Tam yirmi altı devlet aldım! Yirmi altı budun üzerine han oldum!" diyerek belirtmiştir bu düşüncesini. "Bütün yay çeken budunları Hun yaptım!" diyerek, birleştirici bir Türk milliyetçiliğinin ilk tanımını yapmış, TURAN'ı gerçekleştirmiştir. Büyük Hun İmparatorluğu'nu kuran Hun Hakanı Mete Han'ın görkemli yaşamını anlatan, tamamen tarihi gerçeklere dayanılarak yazılmış bu roman, Kadim Türk Tarihi'nin çok önemli bir dönemine ışık tutmaktadır.

2. Bozkurtlar (Kürşad ve Çerileri)

Bozkurtlar (Kürşad ve Çerileri)
Bozkurtlar Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor Bozkurtlar, yazarının vaktiyle verdiği lütufkar müsaadeleri sonucunda "Bozkurtların Ölümü" ve "Bozkurtlar Diriliyor" adlı ölümsüz eserlerin, bir arada yayınlanmak suretiyle aldığı yeni isimdir. Bozkurtlar, her idealist Türk'ün heyecanında, fikir dünyasında, ülkücülüğünde ve inancında payı olan dev bir eserdir. Bu roman, Atsız Bey'in daha sağlığında iken edebiyatımızın klasikleri arasında yerini almış ve yazarını da ölümsüzleştirmiştir. Ötüken Neşriyat, uzun bir aradan ki bu zaman zarfında bir çok meşru ve korsan baskıları da yapıldıktan sonra, Türklüğün şuur ve gururu olan Bozkurtlar'ı yeniden yayınlarken on binlerce okuyucusunun heyecanını tazelemekten ve sevincine vesile olmaktan kıvanç duyar.

3. Tanrının Kırbacı Atilla

Tanrının Kırbacı Atilla
Her şey gayri meşru bir olayla başlar. Batı Roma İmparatoru III. Valentinian'ın kız kardeşi Honoria'nın bir uşakla yatakta basılması, bir skandala neden olur. Bu düşüncesizliği nedeniyle hapsedilen Honoria, içinde bulunduğu durumdan kurtuluş umudu olarak dünyanın en korkulan savaşçısı olan Atilla'yı görür. Çaresizlik içinde, Hunların Kralı'na elçi göndererek yardımını ister. Bu yardım çağrısını bir evlenme teklifi olarak kabul eden Atilla, başlık parası olarak Roma İmparatorluğu'nun yarısı üzerinde hak iddia eder ve böylece savaş makinelerini harekete geçirir.

Hunlarla açık bir savaşın, imparatorluğun mahvına sebep olmasından korkan Romalılar, gizli kapaklı yollar arar. Diplomatik uzlaşma arama kisvesi altında Atilla'nın kampına gönderilmek üzere bir elçilik grubu oluşturan Romalı liderler, Atilla'nın savaş beylerinden birini Atilla'yı öldürmesi için bir suikast planının içine çekmeye çalışır. Hırslı bir entelektüel olan Jonas, tarihçi olarak bu elçi grubuna dahil edilir. Ama suikast planı ortaya çıkınca, bir tarihçiden daha fazlası haline gelir. Hunlar tarafından rehin alınan Jonas, diplomaside sahip olduğu yeteneklerin yanı sıra hayatta kalmak için kılıçla ilgili olarak yeni yeteneklere de ihtiyaç duyduğunu anlar. Ama tek sorunu hayatta kalmak değildir. Hun kampında esir olan ve Hun savaşçılardan birine verilmesi söz konusu olan Romalı güzel Ilana'yla tanışır. Tek başına kaçma girişimi bir çılgınlık olacaktır. Bir de Ilana'yı kurtarma düşüncesi intihar demektir. Ama yaşamına mal olsa bile, Ilana olmadan kamptan ayrılamayacağının farkındadır.

Jonas, kaçışını planlarken Roma ile Hunlar arasında olacak savaşta, neyin hayati bir önem taşıdığını anlar. Şimdi artık sadece kendi yaşamı söz konusu değildir. Ilana ve imparatorluğu kurtarmak adına Batı medeniyetinin geleceğine karar vermek için karşı karşıya gelecek iki büyük ordunun, tarihteki en büyük savaşına Roma'yı hazırlamak üzere bilgiler ve eski bir kılıcı ulaştırmak zorundadır.
4. Kutlu Kağanlık (Bumin Kağan)

Kutlu Kağanlık (Bumin Kağan)

İlk kitabı Demirdağın Kurtları ile Türklerin Ergenekon'a hapsolmasını ve buradan çıkış mücadelesini anlatan yegane romanın yazarı Hasan Erimez, ikinci romanı Kutlu Kağanlık "Gök Türklerin Doğuşu" ile karşınızda. Uzun yıllar Aparların boyunduruğunda kalan Aşinalar, Bumin Han ve kardeşi İstemi Yabgu önderliğinde Aparları yenerek Gök Türk Devleti'ni kurarlar. Ancak asıl zorluk, bu kutlu kağanlığın kurulmasından sonra başlar. Bütün Türk boylarını tek bir çatı altında birleştirmek isteyen Gök Türkleri hem içeride hem de dışarda çetin mücadeleler beklemektedir. Türk adını kullanan tarihteki ilk Türk devletinin kurucuları, "büyük ülkülerini" gerçekleştirebilmek için kan deryalarından sabırla geçmek zorundalar. Hasan Erimez, tertemiz bir Türkçe ve duru bir üslupla bizi Ötüken Yış'tan Asya'nın dört bir yanına götürerek, Gök Türk Devleti'nin destansı kuruluş mücadelesini anlatıyor.
5. Alparslan

Alparslan

Tarihi romanlarıyla Osmanlı sultanlarının birbirinden değerli hayat hikayelerini günümüz okuruna aktaran Okay Tiryakioğlu bu defa Selçuklu topraklarına uzanarak atalarımızın atası Alparslan'ı konuk ediyor sayfalarına. Ve serüven başlıyor!

Çağrı Bey önderliğindeki Selçuklu Devleti, Dandanakan zaferinin ardından gücüne güç katarak batıya doğru ilerlemektedir. Henüz yağız bir delikanlı olan Alparslan ise dövüş hocası olan yenilmez Korgan'dan aldığı eğitimle rüşdünü ispatlayarak liderliğe doğru yükselir. Vatan aşkına sevda ateşi katan güzeller güzeli Selcen Kız'ı kaçırma planları yapılırken, devletin bütünlüğünü hırpalayan iç isyanlar da bir bir bastırılır.

Ve nihayet Anadolu'nun kaderini değiştiren Malazgirt Savaşı'nın vakti gelir. Alparslan ile Roman Diyojen'in tarihe mal olmuş bu destansı yüzleşmesine hazır olun.

6. Aybars (Sultan Baybars)

Hiçbir söz vaki olmayınca artık Aybars'ın önünde hiçbir engel kalmamıştı. Sade gidilecek yollar… Aybars Şam, Halep ve dolaylarında iktidarını kurup, otoritesini arttırınca Suriye'de sırtını sağlama aldı. Ve hükümranlığı için Kahire yollarını tuttu.

Günler geçmek bilmiyordu, yol tükenmek. Ve öyle ki her azmin bir muradı vardı. Nihayet Nil'in kucakladığı Kahire'nin devasa silueti belirdi.

Bir Cuma sabahı şehre girdiği vakit, daha evvelden süpürülmüş sokaklar ve temizlenmiş yol boyunca halkın coşkun tezahüratları arasında şehre girdi. Kenarları işlemeli zırhları ve görkemli elbiseleriyle Eyyubi ardılları olan emirleri Aybars'ın önünden gidiyorlardı. Bahir Emirleri ise beyaz ve sırmalar içinde dimdik duran Sultan'ı takip ediyorlardı. Sokaktaki halk önlerinden geçen Sultan Aybars'ı bir lahza görebilmek için çağırıyorlardı. Yanına nadide çiçekler atılıyor, beyaz küheylanı Akça'nın nallarını bastığı yerlerden toprak alabilmek için yerlere diz çöküyorlardı.

Ama o sadece bunca şaşaaya ve coşkunluğa karşın bir çift göz aramaktaydı. Yeşile çalan hafif çekik, bir çift göz...

Aybars dudaklarında bir tebessümle bir hayale bakıyordu. Eskisinden daha güzeldi. Nazenin yapraklarından hafif damlalar sarkıyordu. Birbirlerine kenetlenmişti gözleri. Elindeki gül goncasını ona uzattı. Narin elleri, ellerine değdi.

"Aybars…" diyebildi. O hazin yılları anarcasına.
Aybars'a hem çöl vaat edilmişti hem de çöl gülü.
Pekala, her azmin bir muradı vardı.

7. Timur Kasırga ve Dehşet

Timur Kasırga ve Dehşet
Artık akşam olmuş, güneş batıyordu. O sırada Timur, satranç oynamakla meşguldü. Bu yenik haliyle bile gururunu kaybetmemiş, dimdik ayakta duran uzun sakallı Beyazıt'ın içeri girdiğini görünce ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi Timur ve gülümsedi. Gururu da cesareti de yerinde olan Beyazıt:

"Ayıptır" diye bağırdı.
"Başına Allah tarafından bir felaket gelmiş olan bir adamla alay etmek ayıptır."
Bunun üzerine Timur ağır ağır şu cevabı verdi:
"Benim gülmem ona değil;
Allah'ın dünyayı benim gibi bir topalla senin gibi bir köre vermesine gülüyorum" dedi ve devam etti; "Sen bizi yenmiş olsaydın, askerlerimle bana neler yapardın, onu da bilmiyor değiliz."
... Beyazıt'ı esir olarak elinde bulundurmak, kocamış cihangirin pek hoşuna gitmişti...

8. Dünyanın İlk Günü (Fatih)


On beşinci yüzyılda, 19 yaşındaki genç sultan, bütün dünyanın kaderini değiştirmek üzereydi...

Doğu Roma'nın merkezi Konstantinopol'den kaçırılan Alexander, yaşayabilmek için çocukluk aşkından ayrılmak zorunda kalır. Aşkına tekrar kavuşmaya söz veren Alexander, doğduğu topraklara hiç beklenmedik bir şekilde geri dönecektir. Aradığı adaleti başka topraklarda bulmuş ama ilk aşkını hiç unutmamış bir yeniçeri olarak... Aynı tarihlerde ve aynı coğrafyada, kaybettiği sevgili eşinin yasıyla birlikte elçiden çok seyyah olup çıkan İtalyan Alberti Balbi ise el yazması eserler kopyalayıp çoğaltan Müslüman bir kıza, Nilüfer'e vurulur. Alberti'nin, adeta eski aşkının ve yasının doğal bir uzantısına dönüşen bu imkansız aşkı satır satır döktüğü gizli defteri, gittikçe tarihin en önemli tanıklarından birine dönüşecektir. Zira aynı dönemde, 19 yaşındaki bir sultan, genç Mehmet, sadece Alexander ve Alberti'nin değil, bütün dünyanın kaderini değiştirecek bir olayı, İstanbul'un fethini gerçekleştirmek üzeredir...

Amerika'da yaşayan genç akademisyen Beyazıt Akman'ın üniversite kütüphanelerindeki kaynaklarla birlikte yerli ve yabancı yüzü aşkın eseri inceleyerek beş yıllık bir araştırmanın ardından yazmaya başladığı İmparatorluk, göz kamaştırıcı bu epikle açılıyor. Manisa'dan başlayıp İtalya'ya kadar uzanan, Gütenberg'den Bellini'ye değin pek çok tarihi simayı bir araya getiren roman, Hristiyan-Müslüman ilişkilerine ve Doğu-Batı ikilemine dair birçok şeyi yerinden sarsacak. Şövalyelerle yeniçeriler arasındaki çarpışmalar, nakkaşlarla Venedikli ressamlar arasındaki diyaloglar ve kültürlerle yürekler arasındaki gelgitlerle bezeli bu uzun soluklu aşk ve savaş romanı; çok uzun zamandır eksikliği hissedilen renkli ve görkemli bir imparatorluk panoraması sunuyor. Alexander'ın aşkını, Alberti'nin hüznünü ve Mehmet'in azmini film izlercesine, bir solukta okuyacak, bir daha unutamayacaksınız.

İmparatorluk, Dünyanın İlk Günü'yle başlıyor...

9. Şah Sultan (Yavuz Sultan Selim Han)

Şah Sultan (Yavuz Sultan Selim Han)
Tutku...
Güzellik...
Aşk ve savaş. Sadece gönüllerin değil alınların, kemiklerin ve gözlerin alev alev yandığı savaş.
Kahramanlarını, Yavuz Sultan Selim'i de Şah İsmail'i de tarihin merdivenlerinde bir basamak aşağı indiren bir basamak yukarı çıkaran savaş.
Çaldıran...
Şimdi Çaldıran ne 500 yıl geride ne 500 yıl ileride.
Savaş tasında büyücünün gördüğü neydi?
Kızılbaşlık!
Sünnilik!
İktidar hırsı.
Aşkın bir çökelti gibi dondurduğu zaman!
Korku? Ya o?
Yazar biraz da korkuların üstüne gidendir.
Tarih ileriye doğru çözüldükçe ağacın kökleri de görülecektir.
Alevi de Sünni de bağlıdır o köke. Birdir o toprakta.
Gölgeler büyümüşse ışığı değil korkuyu yenmek gerekir.
Karanlık ve kör ışığın egemenliği boğmasın artık nesilleri.
Ve işte bir kez daha aşk!
Şiir kadar iktidar atında rüzgâra ve ateşe doğru yol alan iki hükümdar.
Şah ve Sultan...
Dünya incisi zarif ve asil kadınlar. Yeminlerine bağlı erkekler.
Masal kadar gerçek.
Büyüleyici olduğu kadar umut verici.
Şah&Sultan her cümlesi aşkla okunacak bir kitap.
İskender Pala'dan...

10. Sultan: Bir Kanuni Romanı

Sultan: Bir Kanuni Romanı
Sultanlar sultanı, hakanlar hakanı, hükümdarlara taç veren Allah'ın yeryüzündeki gölgesi, Anadolu'dan Rumeli'ye kara ve denizlerin yegane hakimi Kanuni Sultan Süleyman Han yedi cihana nam salmaya devam ediyor!

Devir Muhteşem Süleyman devridir. Düşmanları bir korkudur sarar. Vehimi çıkar her köşe başından; yamandır, aman vermez. Pargalı ise her vezire benzemez, zekasıyla savaşır da olmazları oldurur. Hürrem'in tek bir sözüyle kayıplara karışır kimi, kiminin hayatı huzur bulur. Ancak başta Cihan Padişahı vardır ki sefer eyler Bağdat'a, Estergon'a; şanıyla Viyana kapılarına ulaşır. Ne Şarlken tanır ne Ferdinand. Denizler ise Barbaros'tan sorulur. Preveze'den gelen kahramanlık haberleri Kutsal Roma ile Safeviler arasındaki ittifakı körüklerken acaba bu güç savaşında kim galebe çalacaktır?

Tarihi romanların vazgeçilmez ismi Okay Tiryakioğlu, Kanuni üçlemesinin ikinci kitabı Sultan'da tarihin en ihtişamlı dönemini soluk soluğa bir anlatımla bugüne taşıyor.

11. Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı

Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı
Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir ülkeyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması konusu 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki ağır yenilgimiz, emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Mrad'a. Sanıldı ki, Osmanlı'nın kaderi pamuk ipliğine bağlı. Nitekim Sultan Abdülhamid tahta geçtiğinde İngiliz Dış işleri Bakanı, kendisini tehdit etmiş, 'Ayağını denk alsın, ona da öncekilere yaptığımızı yaparız' demişti.

Çöküş için gün sayılırken, bu 34 yaşındaki adam, 30 yılını adayacağı bir icraatın düğmesine basıyordu. Ülkeyi bir barış dönemine sokarken, kazanılan zamanda demiryolu ağından eğitim yatırımlarına kadar bir dolu projeye imza atıyordu. Kendisini feda etmişti ama 30 yılda yetiştirdiği nesil, Çanakkale'den Sina çölüne kadar emperyalizme karşı Akif'in deyişiyle 'kıta kapma' oyunu oynayacaktı.

"Kızıl Sultan" demişlerdi ona. Kendi açılarından haklıydılar. Çünkü Osmanlı'nın paylaşımını pahalıya getirmişti Avrupa'ya. Kansız olacağını sandıkları Osmanlı gövdesindeki ameliyat, 30 yıllık gecikme sayesinde Avrupa'nın kanlı bir iç savaşına dönüşmüş ve bir dünya meselesi haline gelmişti.

Osmanlı tarihini yeniden yazmaya koyulan Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz...

6 Şubat 2018 Salı

PLEVNE DESTANI VE GAZİ OSMAN PAŞA



1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı¸ Osmanlı'nın çöküş faslına sürüklenmesinde büyük rol oynamıştır. Bu savaşta¸ amansız çarpışmaların yaşandığı cephelerden biri de Plevne'dir. Burada¸ Osmanlı Ordusu sonuç itibariyle mağlup olsa da¸ tarihimizin destansı müdafaa şaheserlerinden birini yazmıştır. Sergilenen müdafaanın başkahramanı mevkiinde ise “Gazi Osman Paşa” yer almıştır. Askerî dehası ve harp sanatındaki ustalığıyla adını savaş tarihine yazdırmayı başarmıştır. Gerek Osmanlı'da gerekse Avrupa'da örnek gösterilen komutanlardan olmuştur.


Düşmana İlk Darbe


Harbin ilanından önce İstanbul'da yapılan toplantıda¸ Rusların planladıkları ileri harekâta¸ Plevne-Lofça hattında toplanacak¸ Vidin ve Rahova'daki Osman Paşa emrindeki birliklerle mani olunması kararlaştırılmıştı. Ruslar¸ stratejik önemi büyük olan Plevne'yi ele geçirmek için Niğbolu'dan harekete geçirdiler. Fakat Müşir Osman Paşa daha erken davrandı. Emrindeki 12 bin kişilik kuvvetle Vidin'den bir haftalık cebrî yürüyüşle¸ 192 kilometrelik yolu 6 günde kat ederek Plevne'ye vardı.


Henüz yorgunluğunu üzerinden atamayan Osmanlı Ordusu'nu şiddetli bir hücumla gafil avlamak isteyen Ruslar ve mağrur Çarları II. Aleksandr¸ daha ilk hücumda Osman Paşa ve kuvvetlerinden beklemedikleri bir darbe yediler. Binbaşı İbrahim Edhem'in ifadesiyle Osmanlı dilâverlerinin gayret ve savletleriyle geriye püskürtüler. Mukadderat kitabının ilk yaprağı Osmanlılardan yana çevrildi. Rusların ölü sayısı 3000 kadardı ve iki misli de yaralıları vardı. Osmanlı Ordusu'nun zayiatı ise 300 şehit¸ bin küsur yaralı idi. Bu ilk darbe Rusları daldıkları gaflet uykusundan uyandırdı. İçlerindeki¸ Türk korkusu yeniden depreşti.


İkinci Zafer ve Yankıları


Vidin'den gelen takviye kuvvetlerle Osman Paşa'nın mevcudu 23 bine¸ top adedi 58'e ulaşmıştı. Rus Ordusu'nun kuvveti ise 50 bin asker¸ 184 toptan ibaretti. Osman Paşa¸ Plevne'nin etrafına 5 kilometre uzunluğunda¸ 6 metre genişliğinde ve 7 metre yüksekliğinde 6 toprak tabya yaptırarak¸ tahkimatı mümkün mertebe kuvvetlendirmeye çalıştı. Bu tarz¸ müdafaa savaşında yeni bir çığır oluşturmuştu. General Tottleben'in sarf ettiği şu söz¸ Gazi Osman Paşa'nın bu alandaki başarısını ortaya koymuştu: “Plevne insan eliyle yapılan en kuvvetli kaledir ve Türkler tarafından müdafaa edilirse zaptı kolay olmayacaktır.”


Ruslar¸ Plevne düğümünü çözebilirlerse savaşı da kazanacaklarına inanıyorlardı. Bütün dünyanın gözü Plevne üzerindeydi. Gazetelerin harp muhabirleri¸ büyük devletlerin askeri ataşeleri Plevne'ye gelmişti. Avrupa harp akademilerinde ve genelkurmaylarında¸ Plevne'nin akıbetinin ne olacağı tartışılıyordu. Osman Paşa'nın savunma stratejisine yepyeni unsurlar getirdiği¸ daha savaşın ortalarında kabul edilmişti.


Plevne'ye ikinci Rus saldırısı 30 Temmuz 1877'de başladı. Güneşin doğuşuyla beraber Ruslar hücuma geçti. Rusların “hurra” sedalarına Osmanlı askerleri “Allah Allah” nidalarıyla cevap veriyordu. Osman Paşa¸ gece-gündüz rahatını ve uykusunu feda ederek askerlerinin şecaat ve gayretlerini devamlı surette tahrik ediyor¸ din ve devleti muhafaza etmenin zamanının geldiğini haykırıyordu. Kanlı muharebe ve şiddetli top atışları gece boyunca sürdü. Ruslar ertesi gün tekrar hücum ettilerse de Osmanlı askerinin süngü hücumu karşısında bozguna uğradılar.


“Plevne'de Osman Paşa'nın kumandası altında savaşmış askerden cesur bir askerin¸ Avrupa kıtasında bulunmadığına eminim.” diyen¸ Osmanlı Ordusu'nda görevli Avustralyalı Doktor Binbaşı Charles S. Ryan'ın müşahedeleri bu noktada oldukça çarpıcıdır: “İkinci Plevne Muharebesi Türkler için birincisinden daha büyük bir zafer olmakla beraber¸ çok kanlı idi. Başkumandan Müşir Osman Paşa'nın altında üç at vurulup öldü.”


Binbaşı İbrahim Edhem Bey'in bilhassa Rus cephesinde yaşananlarla ilgili aktardığı şu bilgi ve tasvirler de bir o kadar korkunç ve ürperticidir: “İki mevzi arasındaki mesafe¸ insan ekilmiş tarla şekline girip hakikaten korkunç bir manzaraydı. Kaçanların silah ve cephanesini atıp Tuna'ya doğru kaçtıkları ve rasgeldiklerine ‘Türk geliyor ve şiddetli vuruyor.' sözünü söyledikleri¸ yaralıların iniltileri bizim ileri karakollarımız tarafından görülmüş ve işitilmiştir. Aleksandr Hazretleri bile arabasıyla Ziştovi Köprüsü'nden geçmeye güç vakit bulabilmiştir.”


Rusların toplam kaybı 8 bin civarındaydı. İki buçuk misli de yaralıları vardı. Osmanlıların zayiatı ise 700 şehit¸ 1500 yaralı idi. İkinci Plevne bozgunu¸ Ruslarda soğuk duş etkisi yaptı. Osman Paşa'nın şanı bütün dünyaya yayıldı. Osmanlı kuvvetlerini bir hamlede mahvedip Hıristiyanlık âlemini kurtaracağını mağrur bir edayla ilan eden Rusya ve Çar'ı rezil oldu.


Sonuç itibariyle Plevne'yi savaş muhabiri olarak takip eden¸ anı ve gözlemlerini harp bitince “Tuna Nehri Akmam Diyor” isimli kitapta toplayan Rupert Furneaux'un da çarpıcı bir şekilde ifade ettiği üzere Ruslar¸ ölüm acıları içerisinde kıvrandığını iddia ettikleri Avrupa'nın ‘Hasta Adamı'ndan böğürlerine müthiş bir yumruk yemişlerdi.


Çar II. Aleksandr¸ çaresizlik içinde Petersburg'daki Hassa ve Kazak Alaylarını cepheye sevk etti. Çar¸ Romanya Prensi I. Karol'a şu telgrafı çekmeye mecbur kaldı: “Acele Plevne'de yardımımıza yetiş! Türkler bizi mahvediyorlar. Hıristiyanlık¸ davasını kaybetmek üzeredir.” Çağrıyı olumlu cevap veren Karol'un birlikleriyle¸ Rus Ordusu'nun mevcudu 100 bini aştı. Rusya bütün varlığını Plevne sırtlarına yığdı. Çar¸ Karol'u başkomutan tayin etti. Osman Paşa¸ Tuna Cephesi'ndeki komutanlara gönderdiği yardım çağrısına olumlu cevap alamadı. Genç yaşta mareşal olması ve gösterdiği başarılardan dolayı kıskanılıyordu. Bu yüzden¸ Osmanlı Ordusu'nun mevcudu 30 binde kaldı. Rusların 432 topuna karşılık Osmanlıların 58 topu vardı. Ruslar 3. taarruz günü olarak Çar'ın doğum günü olan 31 Ağustos'u seçmişlerdi.


Üçüncü Zafer ve Dize Gelen Çar


Ruslar 22 Ağustos'ta Plevne'yi üç taraftan kuşattılar. Osman Paşa'nın emrindeki kuvvetler oldukça yorgun durumdaydı; erzak ve mühimmatları azalmıştı ve dışarıdan yardım alma imkânları hayli zordu. Rus Çarı¸ Osmanlı Ordusu'ndan kat kat fazla ordusu¸ bol mühimmat ve silahıyla hücum emri verdi. Çar dışında Veliaht Grandük Nikola¸ Romanya Prensi I. Karol ve tanınmış birçok Rus generali de ordudaydı. Rus topçuları gece-gündüz Plevne'yi dövdü. Sadece 7-11 Eylül arasında atılan top mermisi 30 bindi. Ruslar ölmüş askerlerden siperler yapıyorlardı. Osmanlı Ordusu¸ misli görülmemiş bir direniş gösterdi. Kendisinden en az üç kat kalabalık düşmanı üçüncü defa hezimete uğrattı. Çar'a doğum günü hediyesi sunma çabası¸ Rus komutandan gelen raporla akamete uğradı: “Fevkalade çabaladım ise de kusur ben de olmayıp¸ burada Allah¸ Türklere yardım etti.”


Savaş muhabiri Rupert Furneaux'un veciz ifadesiyle dev bir orak şeklindeki Türk hatları¸ Rusları kelimenin tam anlamıyla biçmişti: “Böyle bir taarruzu ne gördüm¸ ne işittim¸ ne de askerî tarihte okudum. Rus mağlubiyeti¸ Avrupa'da ve dünyada bomba gibi patladı.” Rusların zayiatı 3 general¸ 350 subay¸ 15200 askerdi. Türklerinki ise¸ şehit ve yaralılarla birlikte 3500 civarındaydı.


Bütün dünya¸ Plevne'deki Osmanlı kahramanlığı karşısında bir kez daha hayran kaldı. İslâm âleminde Plevne gazileri için dualar okundu. Üçüncü Plevne Zaferi üzerine Sultan II. Abdülhamid¸ 21 Eylül'de Müşir Osman Paşa'yı “Gazi” unvanıyla taltif etti.


Büyük Abluka


Ruslar¸ Osman Paşa'yı yenemeyeceklerini ve Plevne'yi taarruzla alamayacaklarını nihayet anlamışlardı. Ordunun kurmaylarında¸ Plevne'yi hücumla değil de kuşatmayla alma görüşü galip geldi. Kuşatma öncesinde¸ Osmanlı Ordusu'nu açlıktan teslime zorlamak maksadıyla yardım ve haberleşme yollarını kesmek için harekete geçtiler. 15 Eylül'de Plevne-Sofya hattını işgal ettiler. 24 Ekim'de de Plevne-Orhaniye telgraf hattını kestiler. Orhaniye yolunun kesilmesi Osman Paşa'yı zor duruma düşürdü. Zira burası Osmanlı Ordusu için nefes borusundan farksızdı. Ayrıca orduda dizanteri¸ kolera ve tifo endişe verici boyutlarda çoğalıyordu. 28 Ekimde General Gurko¸ 35 bin kişilik bir kuvvetle Sofya-Plevne yolunu kapattı. Böylece Ruslar 100 bin piyade¸ 5 süvari tümeni¸ 608 top ve 35 bin takviye Romen kolordusuyla¸48 kilometrelik bir çember oluşturarak kuşatmayı başlattılar.


Grandük Nikola¸ 30 Ekim'de Osman Paşa'ya teslim olması için mektup gönderdi. Gazi Osman Paşa¸ 12 Kasım'da gönderdiği cevabî mektupta¸ din¸ vatan¸ millet ve devlet için henüz her şeyi yapmadıklarını vurgulayarak teslim teklifini reddetti.


Kasım sonu Aralık başında Plevne'de açlık had safhaya varmıştı. Yaralılar için ilaç¸ sargı bezi ve diğer sıhhi malzemeler bulunamaz olmuştu. Rupert Furneaux'un temas ettiğine göre ölülerin gömleklerinden sargı bezi kesiliyordu. Veba gibi salgın hastalıklar kapıdaydı. 22 Kasım itibariyle buğday tamamen tükenmiş¸ birkaç günlük erzak kalmıştı. Hayvan yemi sıkıntısı da baş göstermişti. Silah ve cephane azalmış¸ mermiler sayı ile kullanılır duruma gelmişti. Üstelik kış da kapıya dayanmıştı ve Balkanlar soğuklarıyla meşhurdu.


Gazi Osman Paşa kuşatma çemberini yarıp Sofya'ya ulaşmak arzusundaydı; ona göre bu son çareydi. Orası henüz Türklerin elindeydi ve kuvvetleri birleştirmek mümkün olabilirdi. 30 Kasım-1 Aralık gecesi bütün tümen ve alay kumandanlarını¸ kurmay başkanlarını karargâhına davet etti. Durumu bütün açıklığıyla müzakere etti ve görüşlerini aldı. Toplantıdan¸ yarma ve çıkış hareketi yapılması kararı çıktı. Hareket günü olarak 10 Aralık Pazartesi günü belirlendi. Plevne'nin Müslüman ahalisi de Osmanlı ordusuyla birlikte şehirden ayrılmaya karar verdiler. Zira Ruslar ve Bulgarların zulüm ve katliamına maruz kalmaktan endişe ediyorlardı.600 kadar ailenin¸ 300 arabalık bir kafile teşkil ederek orduyu takip etmesine karar verildi.


Son Hamle: Kuşatmayı Yarma


Gazi Osman Paşa¸ Plevne'den çıkış başlarken ordusunu ikiye ayırdı. Ardından askerlerini topladı ve onlara son kez seslendi: “Asker evlatlarım! Allah'ın inayetiyle son hamlemizi yapacağız. Bugün Zilhicce ayı içindeyiz. Bütün âlem-i İslâm kurban kanı akıtmaktadır. Burada bizim kesilecek kurbanımız yoktur. Biz de düşman kanı dökelim. Allah yardımcımız olsun!” Aç¸ bî-ilaç¸ yorgun ve uykusuz vaziyetteki askerler¸ kumandanlarının bu yüreklendirici konuşmasından sonra yeniden canlandılar.


9-10 Aralık gecesi saat 3'te Gazi Osman Paşa'nın komuta ettiği birinci grup yarma hareketine başladı. Paşa¸ sabah saat 10'da Vidin Irmağını geçti ve daha önceden tespit edilen toplanma yerine geldi. İkinci grup da hareket etti. Tam yarısı Vidin'i geçiyordu ki¸ beklenmedik bir gelişme yaşandı. Osman Paşa'nın teşebbüsünden haberdar olan Ruslar¸ sol taraftan yoğun topçu ateşine başladılar. Karşılıklı top atışları altında kanlı ve şiddetli bir çarpışma gerçekleşti. Osmanlı birlikleri 2500 şehit¸ 3500 yaralı verdi.


Bu sırada Osman Paşa'nın atı vuruldu; kendisi de sol dizinden yaralandı ve düştü. Kumandanlarının düştüğünü gören askerlerin maneviyatı birden sarsıldı. Çünkü kumandanlarının¸ adeta demirden bir kale gibi heybet¸ metanet ve cesaretle dikilmesi sayesinde ayakta duruyorlardı. Artık Plevne için hiçbir ümit kalmamıştı. Gazi Osman Paşa¸ istemeden teslim olmaya razı oldu.


İstenmeyen Teslim


“Yaralı Mareşal”¸ Ruslara¸ teslim olacağını bildirdi. Belinden kılıcını çıkarıp General Ganetsky'ye teslim etti. Fakat Başkomutan Grandük Nikola¸ “kılıcını ondan daha iyi kullanacak kimse olmayacağı” için büyük bir hürmetle iade etti ve Paşaya iltifat etti: “Rus Ordusu ve Çarı adına kahraman düşmanımızı selamlamaktan şeref duyarım! Tarihin en muhteşem destanlarından birini yazdınız. Benim esirim değil¸ misafirimsiniz. Kılıcını sana geri veriyorum. Senin gibi cesur¸ gayretli ve dirayet sahibi bir kumandanla savaştığımız için kendimi mesut sayıyorum.”


Gazi Osman Paşa¸ 10 Aralık akşamı Plevne'ye götürüldü. Grandük Nikola ve Romanya Prensi Karol tarafından karşılandı. Rus subayları Osman Paşa'yı “Bravo” nidalarıyla selamladılar. Paşa¸ 12 Aralık'ta Çar'ın huzuruna çıkarıldı. Çar¸ Gazi Paşa'yı saygıyla karşıladı; esir değil¸ misafir muamelesi uyguladı. Paşa'ya şöyle hitap etti: “Güzel müdafaanızdan dolayı sizi tebrik ederim. Bu¸ askerî tarihin en güzel hadiselerinden biri olmuştur.”


Plevne Müdafaası¸ 4 ay 23 gün sürdü. Gazi Osman Paşa ile birlikte 40 bin piyade¸ 1200 süvari¸ 2128 subay ve 10 paşa esir düştü. Osman Paşa üç ay esir kaldıktan sonra 13 Mart 1877'de İstanbul'a döndü. Padişah II. Abdülhamid¸ Paşa'ya büyük iltifatta bulundu ve “Gel benim kahraman Osman'ım! Berhudar ol! Sen benim yüzümü ağarttın¸ iki cihanda yüzün ak olsun!” sözleriyle karşıladı.


Osmanlı Ordusu¸ uzun zamandandır Niğbolu'yu¸ Çaldıran'ı¸ Ridaniye'yi¸ Mohaç'ı andıran böyle destansı bir zafer kazanmaya hasretti. Gazi Osman Paşa efsaneleşti¸ savaş tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Kazandığı zafer¸ tarihimizin şeref tabloları içerisinde yerini aldı. Milletimizin kalbinde ve hafızasında silinmez bir iz bıraktı.





Kaynaklar:


İbrahim Edhem¸ Plevne Hatıraları¸ İstanbul¸ 1979.


William von Herbert¸ The Defence of Plevna1877¸ Ankara¸ 1990¸ Ministry of Culture Publications.


Rupert Furneaux¸ Tuna Nehri Akmam Diyor¸ Çeviren: Şeniz-Derin Türkömer¸ İstanbul¸ 1999.


Charles Ryan¸ Plevne ve Erzurum'da 1877/1878 Türk-Rus Harbi¸ Çeviren: A. Rıza Seyfioğlu¸ İstanbul¸ 1962.


Ali Fuad¸ Musavver 1293-1294 Osmanlı-Rus Seferi¸ İstanbul¸ c.3¸ 1326/1910.


Metin Hülagu¸ Yaralı Mareşal¸ İstanbul¸ 2006.


Yılmaz Öztuna¸ Büyük Türkiye Tarihi¸ İstanbul¸ 1983¸ c. 7¸ 12.


Enver Ziya Karal¸ Osmanlı Tarihi¸ c.8¸ Ankara¸ 1988.


Mahmud Kirazlı¸ Ali Hüsrevoğlu¸ Plevne Müdafaası ve Gazi Osman Paşa¸ İstanbul¸ 1982.

2 Şubat 2018 Cuma

2019-2020 CELP DÖNEMLERİ

2020 Askerlik Celp Dönemi Son Başvuru Tarihleri

2000 doğumluların askere gitmek istedikleri celp dönemini iyi takip etmeleri hayati önem taşımaktadır.  Aşağıda 2020 celp dönemi son başvuru tarihleri görülmektedir;

Şubat 2020 Celp döneminde askere gitmek için Son Başvuru Tarihi: 30 Kasım 2019

Mayıs 2020 Celp döneminde askere gitmek için Son Başvuru Tarihi: 29 Şubat 2020

Ağustos 2020  Celp döneminde askere gitmek için Son Başvuru Tarihi: 31 Mayıs 2020

Kasım 2020 Celp döneminde askere gitmek için Son Başvuru Tarihi: 31 Ağustos 2020’dir.

Son başvuru tarihini kaçıran kişiler bir sonraki celp döneminde askere giderler. Celp dönemini kaçırmamak için son başvuru tarihinden en az 15 gün önce askerlik şubesine giderek gerekli işlemlerinizi yaptırmanız tavsiye olunur. Zaman zaman son başvuru tarihleri ayın sonunda değil ayın 15’i olacak şekilde uygulanabilmektedir. Celp dönemi son başvuru tarihini ayın 15’i gibi düşünüp erkenden kayıt yaptırmanız istediğiniz celp döneminde askere gitmenizi sağlayacaktır.

Dikkate Almanız Gereken Çok Önemli Not:
Askere gitmek istediğiniz celp döneminden en az 2,5 ay önce askerlik şubesine giderek gerekli başvuru işlemlerinizi yaptırmanız faydanıza olacaktır. Celp dönemi son başvuru tarihini kaçıran kişiler bir sonraki dönem askere gitmek zorunda kalmaktadır. Celp dönemi son başvuru tarihini kaçıran kişiler için o celp döneminde askere gitmek mümkün değildir…

30 Ocak 2018 Salı

TSK KARA KUVVETLERİ NELER ve NERELERDİR

ORDULAR

* 1. Ordu (Selimiye-İstanbul)
* 2. Ordu (Malatya)
* 3. Ordu (Erzincan)
* Ege Ordusu (İzmir)

KOLORDULAR

* Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı (Girne)
* 2. Kolordu (Gelibolu)
* 3. Kolordu (Şişli)
* 4. Kolordu (Ankara)
* 5. Kolordu (Çorlu)
* 6. Kolordu (Adana)
* 7. Kolordu (Diyarbakır)
* 8. Kolordu (Elazığ)
* 9. Kolordu (Erzurum)

DESTEK KOMUTANLIKLARI

* Lojistik Komutanlığı (Ankara)
* Eğitim ve Doktrin Komutanlığı (Ankara)
* Kara Havacılık Komutanlığı (Ankara)

OKULLAR VE EĞİTİM MERKEZLERİ

* Kara Harp Okulu (Ankara)
* Bakım Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Balıkesir)
* Sahra Sıhhıye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Samsun)
* Hava Savunma Okulu (Konya)
* Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı (Etimesgut)
* İkmal Maliye Okulu (Küçükyalı)
* Ulaştırma Personel Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Gaziemir)
* Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Eğirdir)
* Topçu Füze Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Polatlı)
* Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Mamak)
* Kara Lisan Okulu (Küçükyalı)
* Piyade Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Tuzla
* İstihkam Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı (Narlıdere)
* Kara Havacılık Okulu (Güvercinlik)

ZIRHLI TÜMEN
* 52. Taktik Zırhlı Tümen (İstanbul)

ZIRHLI TÜMEN
* Taktik Piyade Tümeni
* 3. Taktik Piyade Tümeni (Yüksekova)
* 23. Taktik Motorlu Piyade Tümeni (Kağıthane)

MEKANİZE PİYADE TÜMENİ
* 28. Mekanize Piyade Tümeni (Gazi Mağusa)
* 39. Mekanize Piyade Tümeni (Güzelyurt)

MEKANİZE PİYADE TUGAYLARI
* 1. Mekanize Piyade Tugayı (Doğubeyazıt)
* 4. Mekanize Piyade Tugayı (Keşan)
* 8. Mekanize Piyade Tugayı (Tekirdağ)
* 12. Mekanize Piyade Tugayı (Ağrı)
* 14. Mekanize Piyade Tugayı (Kars)
* 16. Mekanize Piyade Tugayı (Diyarbakır)
* 18. Mekanize Piyade Tugayı (Gelibolu)
* 25. Mekanize Piyade Tugayı (Ardahan)
* 28. Mekanize Piyade Tugayı (Mamak)
* 39. Mekanize Piyade Tugayı (İskenderun)
* 54. Mekanize Piyade Tugayı (Edirne)
* 55. Mekanize Piyade Tugayı (Kırklareli)
* 65. Mekanize Piyade Tugayı (Lüleburgaz)
* 66. Mekanize Piyade Tugayı (İstanbul)
* 70. Mekanize Piyade Tugayı (Mardin)


ZIRHLI TUGAYLAR
* 1. Zırhlı Tugay (Hadımköy)
* 2. Zırhlı Tugay (Kartal)
* 3. Zırhlı Tugay (Çerkezköy)
* 4. Zırhlı Tugay (Palandöken)
* 5. Zırhlı Tugay (Gaziantep)
* 14. Zırhlı Tugay (Kıbrıs)
* 20. Zırhlı Tugay (Şanlıurfa)
* 95. Zırhlı Tugay (Malkara)
* 172. Zırhlı Tugay (Silopi)

MOTORİZE PİYADE TUGAYLARI
* 1. Motorize Piyade Tugayı (Sakarya)
* 2. Motorize Piyade Tugayı (Lice)
* 6. Motorize Piyade Tugayı (Şırnak)
* 9. Motorize Piyade Tugayı (Sarıkamış)
* 10. Motorize Piyade Tugayı (Tatvan) (2009 yılında 6. mekanize tugay 10.motorize tugaya dönüştürüldü)
* 11. Motorize Piyade Tugayı (Denizli)
* 19. Motorize Piyade Tugayı (Edremit)
* 34. Motorize Piyade Tugayı (Patnos)
* 48. Motorize Piyade Tugayı (Trabzon)
* 49. Motorize Piyade Tugayı (Bingöl)
* 51. Motorize Piyade Tugayı (Hozat)

KOMANDO TUGAYLARI
* 1. Komando Tugayı (Kayseri)
* 2. Komando Tugayı (Bolu)
* 3. Komando Tugayı (Siirt)
* 4. Komando Tugayı (Tunceli)
* Hakkari Dağ ve Komando Tugayı (Hakkari)

EĞİTİM TUGAYLARI
* 1. Piyade Eğitim Tugayı (Manisa)
* 3. Piyade Eğitim Tugayı (Antalya)
* 5. Piyade Eğitim Tugayı (Sivas)
* 15. Piyade Eğitim Tugayı (Amasya)
* 59. Topçu Eğitim Tugayı (Erzincan)

TOPÇU TUGAYLARI
* 57. Topçu Tugayı (Bornova)
* 58. Topçu Tugayı (Polatlı)

İNSANİ YARDIM TUGAYLARI
* İnsani Yardım Tugayı (Ankara)

KARA HAVACILIK ALAYLARI
* Kara Havacılık Egitim Alayı (Ankara)
* 1. Kara Havacılık Alayı (Ankara)
* 2. Kara Havacılık Alayı (Malatya)
* 3. Kara Havacılık Alayı (İzmir)
* 4. Kara Havacılık Alayı (İstanbul)

TOPÇU ALAYLARI
* 102. Topçu Alayı (Uzunköprü)
* 105. Topçu Alayı (Çorlu)
* 106. Topçu Alayı (İslahiye)
* 107. Topçu Alayı (Siverek)
* 108. Topçu Alayı (Erçiş)
* 109. Topçu Alayı (Erzurum)

MOTORİZE PİYADE ALAYLARI
* 6.Motorize Piyade Alayı (Hasdal)
* 23.Motorize Piyade Alayı (Kartal)
* 47.Motorize Piyade Alayı (Metris)



29 Ocak 2018 Pazartesi

29.01.2018 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Açıklaması : 616 Terörist öldürüldü.

29.01.2018 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Açıklaması : Afrin Harekatı ( Zeytin Dalı Operasyonu ) süresince, Operasyonlara katılan tüm birliklerce toplam 616 Terörist öldürülmüştür.


01.02.2018 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Açıklaması : Afrin Harekatında öldürülen terörist sayısı 790 a yükseldi.

21 Ocak 2018 Pazar

Zeytin Dalı Operasyonu ( Afrin Operasyonu ) Başladı.

TSK'dan yapılan son dakika açıklamasında, "Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere 'Zeytin Dalı Harekatı' başlatılmıştır" denildi.


Genelkurmay Başkanlığından Afrin operasyonuna ilişkin yapılan açıklamada, "Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hudutlarımızda ve bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak maksadıyla, Suriye’nin kuzeybatısında Afrin bölgesinde, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ’a mensup teröristleri etkisiz hale getirmek ve dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve zulmünden kurtarmak üzere, 20 Ocak 2018 saat 17:00'dan itibaren 'Zeytin Dalı Harekatı' başlatılmıştır" ifadesi kullandı.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Özel Kuvvetler Komutanlığı - Bordo Bereliler


ÖZEL KUVVETLER - TANITIM VİDEOSU



Bordo Bereli Kursiyer Adayı olmak için Tıklayınız.



Bordo bereliler ülkemiz silahlı kuvvetlerindeki en özel birliktir. Bilindiği üzere Türk ordusu içinde Yeşil bereliler olarak bilinen askeri birliklere de komando adı verilmektedir.Bordo bereliler ismi bu askerlerin giydikleri berenin renginden dolayı verilmiştir. Yoksa Bordo bereliler birliği diye bir birlik yoktur. Sadece halkımız tarafından giydikleri bere nedeniyle Bordo Bereliler diye adlandırılmışlardır. Bordo Bereliler Ordumuzdaki Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapan özel eğitimli askerlerdir. Daha önceden Özel Harp Dairesi olarak bilinen bu birlik günümüzde Özel Kuvvetler Komutanlığı olarak değiştirilmiştir.

Bordo Bereliler’in özellikleri nelerdir?

Bordo Bereliler Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde bulunan Subay, Astsubay ve Uzman Erbaşlardan oluşan iç ve dış tehditleri önlemek veya bertaraf etmek için gerekli tüm eğitimleri almış, özel olarak eğitilmiş üst düzey bir eğitime tabi tutularak  yetiştirilmiş olan askerlerdir. Bordo Bereliler herhangi bir kuvvet komutanlığına bağlı olmayıp direk olarak Genel Kurmay Başkanlığı’na bağlıdır.Çeşitli tarihlerde Tugay, Kolordu ve Tümen seviyelerinde düzenlenmiş olup günümüzde ise Kolordu seviyesinde bulunmaktadır. Bordo Berelilerin asıl görevi herhangi bir durumda ve savaş halinde halkı örgütlemek ve yetiştirmektedir. Bordo Bereliler Yani Özel Kuvvetler Komutanlığının merkezi Ankara ilimizde yani Başkentimizde bulunmaktadır. (Gölbaşı ilçesindedir) Özel Kuvvetler Komutanlığı bünyesinde bulunan Bordo Bereliler’in kimlikleri gizli tutulmaktadır.Bordo Bereli olarak görev yapan askerlerin tamamı özel olarak seçilen askerlerdir. Ayrıca Dünyadaki özel birlikler arasında yapılan yarışmalarda 1.’lik gibi dereceleride bulunmaktadır. 

Bordo Bereliler ne kadar, nasıl ve hangi eğitimleri almaktadırlar?

Bordo Bereliler akla gelebilecek tüm savaş teknikleri hakkında eğitim alır. Neredeyse tüm silahları kullanma becerisi kazanırlar. Bordo Bereliler yaklaşık olarak 3-4 yıl arasında uzun bir eğitime tabi tutulurlar. Aşağı yukarı 40-50 civarında değişik ders alırlar. Bordo Bereliler ayrıca 70-80 civarında testten geçerek bu görev getirililer. 

Bordo Bereliler almış olduğu diğer bazı eğitimler ise şunlardır:

Çok soğuk ve çok sıcak hava şartlarında görev ifa edebilme, Paraşüt eğitimi, Balık Adam eğitimi, Harita okuyabilme eğitimi, Denizde hayatta kalabilme eğitimi, Hedef yoketme eğitimi, Düşman içlerine sızabilme eğitimi, Taktik harekat eğitimi, Pusu ve Kaçarak kurtulma eğitimi, Yakın muharebe eğitimi, Rehine Kurtarma Orepasyonu eğitimi, İşkence ve Psikolojik harp eğitimi, Yabancı Dil Eğitimi, İlk Yardım Eğitimi, Hedef belirleme ve bulma eğitimi, Her türlü doğa koşulları şartlarında hayatta kalabilme eğitimi, Yukarıda saydığımız eğitimler haricinde Bordo Berelilerin ABD gibi bazı dış ülkelerde çeşitli kurslara katılmaktadırlar. 

Kimler Bordo Bereli olabilir?

Bordo bereli olmak için kesinlikle Subay, Astsubay ve Uzman Erbaş olmak gerekir. Yani rütbeli asker olmak şarttır. Ayrıca Bordo Bereliler alınırken gönüllülük esasına dayanan bir alım yapılmaktadır. Yukarıda belirtmiş olduğumuz sınıflardan gönüllülük esasına göre üst seviye askerler seçilir. 

Bordo Bereliler hangi görevleri yapar ve hangi görevlerde bulunmuştur?

Özel Kuvvetler Komutanlığında bulunan Bordo Bereliler yeri geldiği zaman devletimizin üst düzey yönetici veya bürokratları yada devlet büyüklerinin yakın koruma görevlerinide yerine getirmektedirler. Bordo bereliler yakın koruma olarak devlet büyükleri haricinde Genel Kurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve Üst Düzey generallerin koruma görevlerini de ifa etmektedirler. Bordo Bereliler özel kuvvetler olduğundan bahsetmiştik. Dolayısı ile bu birlikler çok özel operasyonlarda görev almaktadırlar.  Örneğin Abdullah Öcalan’ın yakalanarak ülkemize getirilme görevinde yine Bordo Bereliler yer almışlardır. Kuzey Irak Operasyonlarında da bir çok kez bu birliklerden yararlanılmıştır.  “ZORU HEMEN BAŞARIRIZ, İMKANSIZ BİRAZ ZAMAN ALIR” dır. 

Bordo Bereliler özel silahlarla görev yapmaktadırlar. Kullandıkları silahları şu şekilde sıralayabiliriz:

1-Tabanca olarak;
SIG P226, SIG P229, FN Five SeveN, 

2-Saldırı Tüfeği tüfeği olarak;
M4A1, Heckler & Koch HK416, MKEK MPT, IMI Tavor, TAR-21, 

3-Makinalı Tabanca olarak;
HK MP5, HK UMP, 

4-Keskin Nişancı Tüfeği olarak ise;
KNT-308, Gepard Anti-Material Rifle, Sako TRG, CheyTac Intervention, Dragunov (SVD), M82A1 Barret 50.Cal Sniper Rifle, Accuracy International Arctic Warfare

12 Ocak 2018 Cuma

Tarhte ki En Büyük Türk Komutanlar

Oğuz Kağan (Oğuz Han)

Hepimiz Oğuz Kağan'ın kesinleşmiş olarak tarihi bir kişilik olmadığını biliriz. Efsanevi bir yanı olduğunu da gerçek. Ancak o dönemden kalma yazıtlar, kaleme alınmış çeşitli eserlerin bize söylediği bazı kesin veriler vardır. Bunlardan destek alarak Oğuz Ata'yı bu sıralamada ilk sıraya koymuş bulunuyorum. Türklerin atası olduğu yönünde yoğun ve mesnetli bilgiler mevcuttur. Bazı tarihçilerin yorumuna göre Zülkarneyn, Oğuz Kağan 'dır.
Kürşad (Chieh-she-shuai)

Yine kimi tarihçilere göre hala kanıtlanamamış bir isim karşımıza çıkıyor. Fakat bu şahsiyetin adının Kürşad olmadığı, Chieh-she-shuai isminde bir kişinin, (Orhun ve Yenisey Kitabeleri'nde) malum bildiğiniz 40 çeri ile birlikte çin sarayına baskın olayının anlatıldığı bir gerçek. Alttaki alıntı '' Yeni Tang Kitabı '', yani bir Çin kaynağıdır.
13 Mayıs 639 tarihinde Tai Tsung yaz sarayı olan Chiu-ch'eng Sarayı 'na geldi. Chieh-she-shuai gizlice eski kabileleriyle irtibata geçerek yaklaşık 40 yandaşı kazanıp imparatora karşı suikastı planladı. Jiucheng Sarayı'ından Tai Tsung'un prensi olup Tai Tsung'un ölümünden sonra Kao Tsung olarak tahta geçecek olan Chin Kralı Li Chih 'in dışarı çıkarken açılacak kapıdan yararlanarak sarayın içine girerek doğrudan imparatorun yatak odasını basarak başarılı olabileceğini düşündü.
Devamı : https://tr.wikipedia.org/wiki/Chieh-she-shuai adresinde mevcuttur.
Anlayacağınız, böyle birisi mevcut fakat bizim kültürümüzde ''Chieh-she-shuai'' ismi ile benimsenmeyeceği düşünülerek Kürşad adı verilmiştir. Ki çok isabetli bir karar vuku bulmuştur, bana göre.

Attila (Tanrının Kırbacı)

Öncelikle bu ismin yazılışı hep yanlış şekilde oluyor. İsim Atilla değil, Attila'dır.
Avrupada uzun yıllar hüküm sürmüş ve at koşturmuş, usta bir komutandır. Avrupalı ondan, ''Tanrının Kırbacı'' şeklinde bahsetmektedir. O dönem Avrupa'da ki devletlerin çoğunu vergiye bağlamış ve bu yüzden Attila'dan, (günümüz de bile) aleyhte ithamlardan ileri gidilememiştir. Benden size bir bilgi; hayatının çok azını uyuyarak geçirdiği için gözleri kanlanmış bir şekilde hep ondan bahsedilir ve korkulurdu.

Alp Arslan

Sultan Alp Arslan'ı bilmeyenimiz yoktur heralde. Romen Diyojen(IV. Romanos Diogenes) 'i ağır bir yenilgiye uğratan o şanlı komutan! Ve hemen akabinde Bizans'da oluşan fetret devri....
Dipçe: Bu konu hakkında Alp Arslan 'ın '' Size öyle bir vatan aldım ki ....'' diye bir sözü yoktur. Tamamen uydurmadan ibarettir. Çünkü o dönemde anadoluyu yurt edinme çabası sadece doğu bölgesinde olmuştur. Geri amaç sadece anadolu da tutunma ve yaşama çabasıdır.Ve Diyojen'i yenilgiye uğratarak böyle birşeyi gerçekleştirdiğini henüz farkedemeyecektir.

Osman Bey

Osmanlı gibi bir devletin kurucu hükümdarını es-geçecek değiliz herhalde. Evet, 600 sene yanacak olan o ateşin kadim mimarı...

Fatih Sultan Mehmed Han (Grand Turco, Fatih, II. Mehmed)

II. Mehmed, 21 yaşında İstanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta Çağ'ın sonu, Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi.

Yavuz Sultan Selim (I.Selim)

I. Selim, Osmanlı'nın hazinesini ağzına kadar doldurmuş, Anadolu'da tam bir Osmanlı hakimiyeti ortaya koymuştur. Ve Halifelik, Abbasi soyundan Osmanlı soyuna geçmiştir. 8 sene sürdüğü hüküm süresinde kimi çevrelerce 80 seneye bedel olacak işler yapmıştır.

Kanuni Sultan Süleyman(Muhteşem Süleyman)

Osmanlı sultanları içerisinde, en çok sefere çıkan ve en uzun süre görev yapan Osmanlı padişahıdır. Bazı gereksiz dizilerin gösterdiğinin aksine sarayda çok da kalmamıştır, hatta oturmamış, yatmamış diyebiliriz. Çünkü ancak yaptığı seferler, bu sürede gerçekleşebilir. Avrupaya tam anlamı ile diz çöktürmüştür.

II. Abdülhamit Han

Osmanlı'nın çöküş dönemini mükemmel ötesi bir şekilde yönetmiş ve geciktirmiştir. İstibdat döneminin tek mimarı olan Ulu Hakan, içeride ve dışarıda istihbarati teşkilatlara önem vermiştir.

Mustafa Kemal Atatürk (Son Başbuğ)

Türk varlığının yılmaz savunucusu.. O bir askeri deha, o bir devlet adamı, o bir düşünce adamı... Herşeyi bir kenara atın, o bir '' ADAM ''. Kelimelerle ifade etsek boş, seni anlamaya çalışsak eksik kalırız, atam...
Ezelden ebede, en cesurundan en zekisine tüm kahraman askerlerimizin ruhu şad olsun. Tabii ki bu aziz komutanlar ''Yüce Türk Milleti'' ne çok şey borçludurlar. Fakat bu borç karşılıksız değildir. Tüm gazi ve şehitlerimizin mekanı cennet/uçmağ olsun.

10 Ocak 2018 Çarşamba

PKK ÖLÜ SAYISI 2017 ye Kadar


ORTAK TÜRK ORDUSU - TURAN ORDUSU KURULDU

Türk dünyası, 2013’te ilk adımları atılan, dünya barışı için çalışacak Birleşmiş Milletler Barış Gücü’ne benzer bir yapılanmaya giderek Avrasya Askeri Gücü’nü kuruyor. İlk etapta Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan’ın katılacağı bu gücün adı “Avrasya Askeri Statülü Kollluk Kuvvetleri”, sembolü “at” ve “dört yıldız” olacak. Türkiye’yi Jandarma Genel Komutanlığı’nın temsil edeceği bu güç, 2018’de resmen faaliyete geçecek ve sadece barış için çalışacak. Kurulmasına 2013’te karar verilen ancak Moğolistan’ın Avrasya Askeri Gücü’ne katılacak askeri teşkilatı lağvettiği için beklemeye alınan ortak ordu için çalışmalar yeniden başlatıldı.

Avrasya’da bulunan askeri statülü kolluk kuvvetleri arasındaki ilişkileri güçlendirmek, bilgi ve tecrübe paylaşımı sağlamak maksadıyla, kurulacak Avrasya Askeri Statülü Kolluk Kuvvetleri Teşkilatı 2018’de harekete geçecek.
Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan’ın katılımıyla kurulacak ortak ordu dünya barışı için çalışacak. Türkiye’yi Jandarma Genel Komutanlığı temsil edecek ve her ülke için belirlenen kontenjan kadar Jandarma personeli görevlendirilecek. Türkiye adına birlikte görev alacak jandarma personeli diğer ülke kolluk kuvvetlerine de eğitim verecek. Türkiye’nin öncü olduğu güç, BM Barış Gücü gibi çalışacak. Teşkilatın sembolünü bu ülkelerin kültürlerinde büyük bir öneme sahip olan “at” figürü oluşturacak. Üzerinde ise dört ülkeyi temsil eden yıldızlar yer alacak.
Jandarma Genel Komutanlığı, dünyanın değişik bölgelerinde meydana gelen krizlerin önlenmesi ve bölgesel barışın yeniden tesisi maksadıyla BM, AB, NATO bünyesinde icra edilen Barışı Destekleme Harekatı çerçevesinde birlik ve personel görevlendirilerek katkı sağlıyor. Ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde oluşturulacak İçişleri Bakanlığı müşavir kadrolarına Dışişleri Bakanlığı misyon koruma kadrolarına, BM ve NATO kadrolarına Jandarma personeli atanacak.

Türkiye’nin yurt dışındaki büyükelçiliklerini bugüne kadar emniyet özel kuvvetler koruyordu. Bundan sonra Jandarmanın seçkin birliklerinden çıkan timler koruyacak. Jandamada en az beş yıl görev yapmış, değerlendirme notu 90 puan ve üzerinde olan subaylar koruma amiri, astsubay ve uzman jandarma çavuşlar ise koruma memuru olarak görevlendirilecek. Görev süreleri 1+1 yıl olacak.

Tarihteki Bütün Türk Devletleri

- Büyük Hun İmparatorluğu: MÖ 220- MS 216 (Teoman)

- Batı Hun İmparatorluğu: MÖ 48-MS 216 ( Pi)

- Avrupa Hun İmparatorluğu: 375-469 (Balamir)

- Ak Hun İmparatorluğu: 420-552 (Aksuvar)

- Göktürk Kağanlığı: 552-745 (Bumin Kağan)

- Avar Kağanlığı: 565-835 (I. Bayan)

- Hazar Kağanlığı: 651-983 (Böri Şad)

- Uygur Kağanlığı: 745-1368 (Kutluk Bilge Kül Kağan)

- Karahanlı Devleti: 840-1212 (Bilge Kül Kadir Han

- Gazne Devleti: 962-1183 (Alp Tigin)

- Büyük Selçuklu Devleti: 1040-1157 (Tuğrul)

- Harezmşahlar Devleti: 1097-1231 (Kutbeddin Muhammed)

- Altın Ordu Devleti: 1236-1502 (Batu Han)

- Timur İmparatorluğu: 1368-1501 (Timur)

- Babür İmparatorluğu: 1526-1858 (Babür)

- Osmanlı İmparatorluğu: 1299-1922 (Osman Gazi)

- Türkiye Cumhuriyeti 1923 - .. (M. Kemal ATATÜRK)